Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3156 E. 2018/7241 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3156
KARAR NO : 2018/7241
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/05/2016 gün ve 2015/326-2016/138 sayılı kararı onayan Daire’nin 22/03/2018 gün ve 2016/9253-2018/2227sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli 1-45.sınıf ürün ve hizmetleri içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 12.11.2013 tarihinde “…” ibareli, 9, 21, 29, 30 ve 32.sınıftaki ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile …’ye itirazda bulunduklarını, itirazlarının … tarafından reddedildiğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini ifade ederek … kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ile şirket vekilleri, tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın görsel, sescil ve anlamsal unsurları itibariyle bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını, her iki kelimenin anlamsal farklılığının ilk bakışta fark edildiğini, yazım biçimi ve kullanılan logolar itibariyle ve bütünsel olarak başvuru konusu işaretle davacı markaları arasında belirgin farklılık bulunduğunu, davacı markalarının tanınmış olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 74,80 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 21/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.