Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3106 E. 2018/7215 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3106
KARAR NO : 2018/7215
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/03/2016 tarih ve 2012/447-2016/97 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı … ve … vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 22.05.2018 günü tebligata rağmen başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı temsilcisi … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket adına kayıtlı dava konusu iki adet taşınmazın 17.10.2002 tarihinde o dönemin yönetim kurulu başkanı olan … kardeşi davalı …’a verilen 26.9.2002 tarihli vekaletnameye istinaden diğer davalı …’a satıldığını, anonim şirketlerde şirket adına kayıtlı taşınmazların satışının ancak yönetim kurulu kararıyla ve ana sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusuda yapılabileceğini, müvekkili şirketin karar defteri incelendiğinde yönetim kurulu kararı olmadan bu satışın yapıldığını, o dönemin yönetim kurulu başkanı … şirket ortaklarından mal kaçırma maksatlı olarak bu devri yaptığını, taşınmazları satın alan …’ın ise, 17/01/2006 tarihinde her iki taşınmazı davalılardan …’a devrettiğini, …’un da taşınmazlardan birini 28/07/2008 tarihinde diğer davalı şirkete devrettiğini, söz konusu taşınmaz satışlarının muvazaalı olduğundan geçersiz olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapusunun iptali ile davacı şirket adına tapuya kayıt ve tesciline, bir kısım davalıların iyi niyetli üçüncü kişi olma ihtimali gözetilerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili şirket adına tescilinin mümkün olmaması halinde rayiç bedelleri üzerinden yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerinin 219.370,00 TL’ne çıkarılmasına, taşınmazların müvekkili adına tesciline, üçüncü kişiler
… ve … . Ltd. Şti’nin iyi niyetli olduğunun kabul edilmesi halinde taşınmaz bedellerinin diğer davalılar … ve …’dan satış tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalı … ve davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı adına şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından şirket adına verilen 26/09/2002 tarihli vekalet ile şirket temsilcisi … tarafından satışın gerçekleştirilip, 17/10/2002 …’a satışının yapılacağına veya yapıldığına dair şirkete ait karar defterinde herhangi bir kararın bulunmaması karşısında davacı şirketin satış tarihindeki yönetim kurulu başkanı … davacı şirket ile arasında olan vekillik ilişkisini usulüne uygun olarak kullanmadığı, satış konusunda yetki almadığı, bu haliyle satış yapılmasına sebep olan vekalet ilişkisinin geçerli olmaması ile aynı zamanda gerçek satışın mevcut olmayıp, görünürdeki satış akdinin gerçek iradeyi yansıtmadığından geçersiz olduğu ve buna göre 17/10/2002 tarihinde dava konusu taşınmazlara ilişkin davalı … tarafından davalı …’a yapılan satış işlemlerinin geçersiz olduğu, davacı şirketin davalı … vekilliği ile davalı …’a yapılan satışlarda bir iptal nedeni ise de, vekil ile doğrudan işlem yapmamış olan davalı … ve … Otelcilik İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti açısından tek başına iptal nedeni olmayıp, davalı tanıkları ile davacı tanıklarının beyanları karşısında başkaca bir iptal nedeninin sabit olmadığı gerekçesiyle, davacının davalılar … ve … Turizm Otelcilik İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti hakkında açtığı tapu iptali ve tescil davasının yasal şartları oluşmadığından reddi ile, davalılar … ve …’a yönelik bedele dönüşen davada üçüncü kişi davalı …’ın davalı …’a satış yapmak suretiyle dava konusu 230 ada 1 parsel sayılı taşınmazı elinden çıkardığı 17/01/2006 tarihindeki 18.000,00 TL olarak belirlenen rayiç değeri ile 242 ada 1 parsel (241 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın 141.855,00 TL olarak belirlenen rayiç değeri toplamı olan 159.855,00 TL’nin satış tarihi olan 17/01/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı … ve … vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça, şirket adına kayıtlı dava konusu taşınmazların, dönemin yönetim kurulu başkanının kardeşi olan davalı …’a verilen vekaletnameye istinaden diğer davalı …’a satıldığı, taşınmazları satın alan …’ın da her iki taşınmazı davalı …’a devrettiği, davalı …’un da taşınmazlardan birini diğer davalı şirkete sattığı, muvazaalı taşınmaz satışlarının geçersiz olduğu iddiası ile, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tescili, üçüncü kişiler davalı … ve davalı şirketin iyiniyetli olduğunun kabul edilmesi halinde ise, taşınmaz bedellerinin davalılar … ve …’dan tahsili istemi ile açılan işbu davada, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
Ancak, mahkemece şirkete ait karar defterinde taşınmaz satışının yapılacağına veya yapıldığına dair herhangi bir kararın bulunmaması karşısında, davacı şirketin satış tarihindeki yönetim kurulu başkanı olan dava dışı … davacı şirket ile arasındaki vekillik ilişkisini usulüne uygun olarak kullanmadığı, satış konusunda yetki almadığı, bu nedenle satış yapılmasına sebep olan vekalet ilişkisinin geçerli olmadığı kabul edilmiş ise de, anonim şirketlerde şirket adına kayıtlı taşınmazların satışının yönetim kurulu kararı ile ve ana sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusunda yapılabileceği yönündeki iddia ve bu doğrultudaki mahkeme kabulü yerinde değildir. Kaldı ki, münferiden şirketi temsile yetkili dava dışı
Rahmi Alkan’ın taşınmaz satışı hususunda da yetkili olup, davalı …’a verilen taşınmaz satış yetkisini içeren 26.09.2002 tarihli vekaletnamenin de geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, muvazaa nedeni ile taşınmaz satışlarının geçersiz olduğunun ileri sürülmesi karşısında, taraf muvazaası yönünden de, muvazaa iddiasının yazılı delil ile ispatlanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça, şirket ortaklarından mal kaçırma maksatlı olarak taşınmazların devredildiği iddia edildiğine göre, muvazaanın tarafı olan şirketin bunu yazılı delil ile ispat etmesi gerekmekte olup, taşınmaz devirlerinin vekil sıfatı ile … tarafından yapılması bu durumu değiştirmez. Mahkemece, gerçek satışın mevcut olmayıp, görünürdeki satış akdinin gerçek iradeyi yansıtmadığından geçersiz olduğu kabul edilmiş ise de, taraf muvazaasının varlığı davacı tarafça yazılı delil ile ispat edilemediğinden ve davalı … yönünden, tapu akit tablosu uyarınca satış bedelleri de vekil olan …’a ödenmiş göründüğünden davanın, davalı … yönünden reddi gerkirken kabulü doğru olmadığı gibi, davalı … yönünden ise ancak, taşınmaz satış bedellerinin şirkete aktarılmadığı iddiasının 818 sayılı BK’nın 390-392. maddeleri kapsamında, vekilin, müvekkiline karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükellef olması ve yine vekilin, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeğe ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecbur olduğu nazara alınarak, işbu vekalet hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılıp, sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.