Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2992 E. 2019/4564 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2992
KARAR NO : 2019/4564
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2015/353 E. – 2017/229 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 22/02/2018 tarih ve 2017/763-2018/164 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan taşıma sözleşmesi ile davacı tarafından ihracatı yapılan bir kısım emtianın İstanbul’dan Cezayir’e gönderilmesi için anlaşma yapıldığını, davalı yanın konişmento talimatına aykırı yaptığı yanlış işlem neticesinde yükün alıcısının Cezayir Gümrüğüne talimatta yazılı olandan farklı gösterildiğini, bu sebeple ihracatı yapılan malın alıcı tarafından Cezayir Gümrüğünden çekilemediğini, malın sözleşme tarihinde alıcısına ulaştırılamadığını, malın alıcısının alım işlemini iptal ettiğini, ihraç konusu malın geri alınması ve değerlendirilmesinin özel ölçülerde üretilmesi sebebiyle mümkün olmadığını, müvekkilinin zararının karşılanması için davalıya 18/02/2014 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davalı hakkında İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2014/11285 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının alacağın %20’sinden az olmak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşımaya konu emtianın 19/12/2013 tarihinde tahliye limanına ulaştığını, emtianın alıcısına teslim edilmeye hazır olduğunun davacıya, alıcıya ve alıcı firma adına hareket eden taşıma işleri komisyoncusuna bildirildiğini, 23/12/2013 tarihinde emtianın bulunduğu konteynerin tahliye edildiğini, bildirim üzerine konteynerin alıcı veya onun adına hareket eden komisyoncu şirket tarafından teslim alınmadığını, konişmento üzerindeki sorunun derhal düzeltilmesine ve yeni konişmentonun 31/12/2013 tarihinde düzenlenip müvekkiline gönderilmesi ile bu tarihten itibaren emtianın gümrükten çekilmesi için engel bulunmamasına rağmen davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, yükün gümrükten çekilmesi için işlemlerin gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin 07/01/2014 tarihinde gönderdiği mail ile davacıyı ve yük alıcısını emtianın çekilmesinde engel olmadığını bildirdiğini, ayrıca müvekkilinin Cezayir Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği ile iletişime geçip dava dışı yük alıcısı ile bir görüşme yapılmasını talep ettiğini, yük alıcısının görüşmeye katılacağını taahhüt etmesine rağmen toplantıya katılmadığını, emtianın gümrükten alınmamasına ilişkin ihtarın sözlü ve yazılı olarak davacıya bildirilmesine rağmen davacının müvekkiline ne şekilde hareket edileceğine dair talimat iletmediğini, müvekkilinin davacının talimatı olmadan emtiaya müdahale yetkisinin bulunmadığını, davacının zararın doğmasını engelleyici bir işlem yapmadığını savunarak davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, faturanın CFR olarak düzenlendiği, bu tür satışlarda yükleme, navlun, çıkış gümrük-resmi izinler, kontrol, ambalaj ve işaretlemenin satıcıya ait olduğu, emtianın gemi küpeştesini aştığı andan itibaren risk ve hasarın, boşaltma, varış gümrük-resmi izinlerin alıcıya ait olduğu, bu durumun faturadan anlaşıldığı, dosyadaki mail yazışmaları ve bilirkişi raporuna göre davalının sorumluluklarını yerine getirip konişmentodaki yanlışlığı düzeltip davacı ve alıcıya gerekli bildirimleri yaptığı, malın alıcısının emtiaları teslim almadığı, alıcının kötü niyetli olarak malı teslim almadığı, dolayısıyla ihlal ile zarar arasında uygun illiyet bağının kurulamadığı, zarardan davalının sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 18/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.