Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2935 E. 2019/4206 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2935
KARAR NO : 2019/4206
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 16/01/2018 tarih ve 2015/1168-2018/27 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, kendi mizan ve muavin defterlerine göre davalı şirketten yapılan hizmet bedeli ve ticari faaliyet sebebi ile alacaklı konumda olduklarını, icra takibi başlattıklarını, davalının borcunu ödemediği gibi takibe de kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendisinin de aralarında bulunduğu Halikarnas Şirketler Grubunun 2008 yılında şirketler arasında hisse devirlerinin olduğunu, şirketlerin bu devir ve ayrılma sırasında çeşitli ödeme ve devir işlemlerinin olduğu ve bunların da tamamlandığını, başkaca bir borçlarının olmadığını, davanın kötüniyetle açıldığını, ticari işlemlerinin olmadığını ileri sürerek davanın reddini, ortaklık payı alacağı talep ediliyorsa da bunun da zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 2008 yılında devir işlemlerinin yapılarak ortaklığın ayrıldığı, davacının mizan ve muavin defterlerindeki ticari ilişkilerden kaynaklanan alacağı icra takibine konu ettiği, bu alacağın hisse devirleri ile ilgisinin olmadığını,her iki tarafın defterlerinde de 21/12/2013 tarihi itibariyle küsurat farkı ile aynı kaydın olduğu, davacının defterlerine göre davacı 31/12/2013 itibariyle 26.360,73 TL alacaklı, davalı defterlerine göre davalının 31/12/2013 tarihi itibariyle 26.267,18 TL borçlu göründüğü, davalının defterlerindeki bu kaydın davacı lehine alacağın varlığına bir karine olduğu, ancak fatura ve defterlerin tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığı, faturaya konu malın teslim edildiği veya hizmetin verildiği hususunun alacaklı tarafça ispatlanması gerektiği, alacağın dayanağı olan satım veya hizmetin varlığını ispatlayamadığı, alacağın dayanağı olan belgeleri sunamadığı gerekçeleriyle davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 
Dava, mizan ve muavin kayıtlarında mevcut alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalı şirketten ticari faaliyet nedeniyle alacaklı olduğunu ve takibe itirazın kaldırılmasını talep etmiş olup; mahkemece, fatura ve defterlerin tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığı, davacının alacağın dayanağı belgeleri sunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak; Türk Ticaret Kanunu 82. maddesi gereğince; ticari işlerden dolayı tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkan ihtilaflarda ticari defterler delil olarak kabul olunmuştur. Tarafların her ikisinin de tacir olması sebebiyle Türk Ticaret Kanunu kapsamında defter tutma yükümlülükleri bulunmakta olup davacının 2009, 2010, 2012 ve 2013 yılları defterlerinin kapanış tasdikleri yapılmış olduğundan davacı lehine ve kesin delil vasfında olduğu; 31.12.2013 tarihi itibariyle davalıdan 26.360,73 TL tutarında alacağının bulunduğu; davalının ticari defterinden davacı şirkete 26.267,18 TL tutarında borcunun olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket, davacı şirkete olan borcu bilançosunda göstermiş ve kabul etmiştir. Bununla birlikte tarafların ticari defter ve kayıtlarının 2013 yılı sonu itibariyle 26.267,18 TL tutarında alacak borç miktarı bakımından birbirini teyit ettiği de görülmektedir.
Bu durumda; davacı ile davalının her ikisinin de defterlerinde alacağa ilişkin kaydın bulunması, davalının defterlerinde yer alan ve davacının defterlerinde de küsürat farkı ile aynı olan kaydın birbirini teyit ediyor olmasının davacı lehine alacak olarak değerlendirilerek davanın kabulüne karar vermek gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.