Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2659 E. 2019/4162 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2659
KARAR NO : 2019/4162
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/12/2017 tarih ve 2015/288 E 2017/1196 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin ESASTAN reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 27/03/2018 tarih ve 2018/433-2018/466 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl dosya davalısı şahıslar vekili ve birleşen dosya davacısı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, müvekkillerinin davalı şirketin ortakları olduğunu ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptıklarını, davalı şirketin 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin genel kurul toplantısın 27.12.2014 tarihinde mahkeme kararıyla yapıldığını, müvekkillerinin yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle oy kullanmamasından istifade eden davalı şahısların ortada ibra edilmeme hususunda hiç bir geçerli sebep olmamasına karşın kullandıkları ret oylarıyla müvekkillerinin ibra edilmemesi hususunda karar alınmasını sağladıklarını ileri sürerek, 27.12.2014 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesi yönünde alınan (4) numaralı kararın iptalini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların usulsüz iş ve işlemleri ile şirketin zarara uğramasına sebep olduklarını ileri sürerek, davalıların şirketin uğradığı zararlardan şahsen sorumlu olduklarının tespiti ile, uğranılan zararın şimdilik 5.000,00 TL’sinin şirket lehine davalılardan tahsilini istemiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl davada davalı şahıslara da husumet yöneltilmişse de, genel kurulun iptaline ilişkin davalarda şirket ortaklarına husumet yöneltilemeyeceği, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın yönetimi ve iş yılı sonunda hesap verme yükümlülüğü bulunmakla birlikte, ibra edilmeyi talep hakları da bulunduğu, genel kurulun sorunsuz bir bilanço ve yıllık raporlarla, faaliyet dönemine ait işlemlerin hesabını veren bir yönetim kuruluna ibra vermekle yükümlü olduğu, ortada somut nedenler yokken ibradan kaçınılmasının dürüstlük kurallarına aykırı olacağı, tarafların sunmuş olduğu bilgi ve belgeler ve şirket kayıtları üzerinde yapılmış inceleme neticesinde tanzim edilmiş bilirkişi raporunda, genel kurula sunulmuş olan mali ve finansal tablolar ile faaliyet raporları dahilinde yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı açısından ibra edilmemelerine ilişkin kararın yerinde olmadığının bildirildiği, genel kurulda 2012 yılı ve 2013 yılı bilançosunun ve ve kar zarar hesaplarını da içeren gelir tablosunun ayrı ayrı okunarak müzakere edildiği, bunun söz konusu dönemler için yönetim kurulunun ibra edildiği anlamına geleceği, davacılar 2012 yılı ibra edilmiş olmalarına rağmen ortada somut veri bulunmadığı halde 2013 yılı için ibra edilmemelerinin dürüstlük kurullarına aykırı olduğundan anılan kararın iptali gerektiği, birleşen davada davalı yönetim kurulu üyelerinden TTK’nın 553.maddesine dayalı olarak tazminat talep edilmişse de, asıl davada belirtilen gerekçeler dahilinde yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı için ibra edilmemeleri doğru olmadığı gibi, yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı tazmin sorumluluğunu gerektirecek bir hususun ve zararın da tespit edilemediği gerekçesiyle, asıl davada davalı şahıslar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kabulü ile 27.12.2014 tarihli genel kurulda alınan (4) numaralı kararın iptaline, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl dosya davalısı şahıslar vekili ve birleşen dosya davacısı … vekili temyiz etmiştir.
1-) Asıl dava, davalı şirketin 27.12.2014 tarihinde yapılan genel kurulunda yönetim kurulu üyesi olan davacıların ibra edilmemesine yönelik alınan kararın iptali istemine ilişkindir. Davacı yan, davalı şirket yanında söz konusu ibra etmeme kararına olumlu oy kullanan davalı şahıslara da husumet yöneltmiş olup, ilk derece mahkemesince, yazılı gerekçelerle, davalı şahıslar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı şirket hakkındaki davanın ise kabulüne karar verilerek, anılan genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir. Karara karşı davalı şirket ve davalı şahıslarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. İstinaf mahkemesince verilen karara karşı davalı şirketçe temyize başvurulmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, haklarındaki dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilen davalı şahısların asıl davaya yönelik kararı temyiz etmekte hukuki yararları bulunmadığından davalı şahısların asıl davaya yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Birleşen dosya davacısı … vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalısı olan şahısların asıl davaya yönelik temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen dosya davacısı … vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davacı … alınmasına, 10/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.