Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2648 E. 2019/4026 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2648
KARAR NO : 2019/4026
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2015/1607 E. 2017/1319 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen 03/04/2018 tarih ve 2018/222-2018/268 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekil, vergi mükellefi davalı Altınkum Turizm İşletmeleri San. Tic. A.Ş’nin 2010 ila 2014 yıllarına ait defter ve belgeleri vergi müfettişi tarafından incelenerek vergi tekniği raporu düzenlendiğini, eski ortaklar olan diğer davalıların hisselerini görünürde dava dışı şirket yöneticisi Ahmet Baykal’a devrettiklerini, davralana ulaşılamadığını, devralan Ahmet Baykal’ın şirketin eskiden beri muhasebecisi olduğunu kendisine geniş yetkiler verildiğini, davalıların şirket borçları ile şirket hakkında inceleme, tasfiye vs. gibi nedenlerle tahakkuk edecek borçlardan kurtulmak amacı ile Ahmet Baykal’a hisselerini devrettiklerini, davalıların şirketin gizli ortakları olduğu yönünde kuvvetli deliller elde edildiğini ileri sürerek davalıların taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından üzerlerine karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, davalıların diğer davalı Altınkum A.Ş’nin gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının kamu idaresi olduğu, AATUHK’nın 17. maddesi hükmüne göre ilgili idarece re’sen harekete geçilebileceği, bu nedenle davacının işbu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, muvazaalı işlemlere dair deliller varsa ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz yetkisinin davacı idarenin takdirinde olduğu, keşinleşmiş bir yargı kararına gerek olmadığı, delillerin takdirinde bir tespit kararına gerek olmadığı, idarenin yapması gereken açık ve emredici bir hüküm olduğu, bu nedenle ihtiyati tedbir istemi için de hukuki yararın olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 22/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.