Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2631 E. 2019/3930 K. 20.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2631
KARAR NO : 2019/3930
KARAR TARİHİ : 20.05.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/10/2017 tarih ve 2014/997 Esas – 2017/774 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/03/2018 tarih ve 2018/79-2018/259 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin iki ortağından biri olduğunu, diğer ortak…l’ın davalı şirketin müdürü olduğunu, davalı şirketin vergi borçlarından dolayı müvekkilinin aracının üzerine haciz konulduğu, davalı şirkette uzun zamandan beri ortak olan müvekkiline şimdiye kadar kâr payı dağıtılmadığını, şirketin sürekli zararda gösterilip borca batık hale getirildiğini, davalı şirketin ortağı ve müdürü olan…l’ın geçimini bu şirketten sağladığını, davalı şirket ortaklar kurulunun 25.05.2010 tarihli kararı ile şirket sermayesinin 10.000.-TL’den 200.000.-TL’ye çıkarıldığını, ancak sermaye artışındaki bu kararın altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin sermaye artışından haberdar olmadığı gibi vermiş olduğu bir vekaletnamenin de bulunmadığını, o tarihlerde yurt dışında öğrenim gördüğünü, ayrıca şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi girişiminin engellendiğini, davalı şirkete ve şirket yetkilisi diğer ortağa keşide edilen ihtarnameden sonuç alınmadığını, haklı nedenlerin oluştuğunu ileri sürerek davacının ortaklıktan çıkmasına ve şimdilik 5.000.-TL ayrılma akçesinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin eski ortağı …’un hissesini satın alarak şirkete ortak olduğunu, ancak davacının hisse devir bedelini ödemediğinden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, iki ortaklı limited şirketlerde ortaklardan birinin şirketten çıkmasına izin verilmesini isteyemeyeceğini, sermaye artırımına ilişkin kararın usulüne uygun olarak alındığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, sözkonusu kararın altındaki imzanın davacının babası …’ya ait olduğunu, o tarihte davacı yurt dışında öğrenim gördüğünden babası …’nun vekili olduğunu belirterek karara katıldığını, dolayısıyla sermaye artırım kararındaki imzanın davacıya ait olmadığı gibi müvekkili tarafından atılmadığını, müvekkilinin atfı kabil kusurunun bulunmadığını, davacının ortaklıktan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bir kez bile şirkete gelmediğini, iddiaların haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı şirketin %50 hisse sahibi ortağı olduğu, davalı şirketin 23/10/2015 tarihi itibariyle 93.198,09 TL vergi borcunun bulunduğu ve sahte belge kullanmaktan dolayı hakkında vergi inceleme raporu düzenlendiği, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumuna da borcunun bulunduğu, şirketin öz varlık değeri ile borçlarının mahsubunda şirket değerlerinin negatif olduğu, borca batık olması nedeniyle ayrılma akçesinin hesaplanmasının mümkün olmadığı ve davacının şirketten ayrılma talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüyle; davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve ayrılma akçesi ödenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.