Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2485 E. 2019/385 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2485
KARAR NO : 2019/385
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04/12/2017 tarih ve 2017/269 E – 2017/851 K sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 22/03/2018 tarih ve 2018/405-2018/272 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinden davalı tarafın para tahsil ettiğini, geri verilmediğinden … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, yargılama sonucunda 35.064,40 Euro’nun faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, ayrıca yargılama masrafı olan 4.800,50 Euro yönünden ek bir karar verdiğini, kararın Adalet Bakanlığı aracılığıyla davalıya 16/04/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı temyiz başvurusu yapmadığından kararın MÖHUK m. 50/1 ve 53/2 gereğince 23/10/2015 tarihinde karara kesinleşme şerhi düşüldüğünü ileri sürerek, … Cumhuriyeti … Asliye Hukuk Mahkemesi 5. Sivil Hukuk Dairesi’nin 5 O 113/05 numaralı 21/03/2006 tarihli kararının ve yargılama masrafı ile ilgili hükmün tenfizini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kesin hüküm söz konusu olduğunu, Türk Mahkemelerinin münhasıran yetkili bulunduğunu, yabancı mahkemeye sunulan dava dilekçesinin, yabancı mahkeme kararının ve masraflara ilişkin kararın Lahey Sözleşmesi’ne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmesi gerektiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi gerektiğini, MÖHUK m. 54/ç gereğince tenfizin mümkün olmadığını, yabancı mahkemenin kendi usul hukuku kurallarına aykırı davrandığını, yabancı mahkeme ilamının maddi hukukumuzda kamu düzeni kurallarına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davaya konu yabancı mahkeme kararının ilk olarak davalıya posta yoluyla tebliğ edilmeye çalışıldığı, bilahare davacı vekilinin talebi doğrultusunda kararın yeniden Adalet Bakanlığı aracılığı ile tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilen karara karşı yasal süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulduğu, ancak temyiz talebinin geçersiz olduğu ve sonradan yapılan tebliğin kesinleşen kararı ortadan kaldırmayacağı gerekçesi ile temyiz talebinin reddine karar verildiği, buna göre kararın ilk olarak davalıya doğrudan posta yolu ile tebliğ edilmesinden dolayı davalının savunma ve temyiz hakkının kısıtlandığı ve engellendiği, yurtdışında faaliyet gösteren şirkete, yurtiçi tebligat yapılmasının kamu düzeninden olan Türk
usul ve tebliğ yasalarına aykırılık oluşturduğu, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun tebliğ edilmediğinden yabancı mahkeme tarafından verilen kesinleşme şerhinin de bir önemi olmayacağı, bu durumda MÖHUK m. 50 gereğince ortada kesinleşmiş bir karardan söz edilemeyeceği gerekçesiyle koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin red kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.