Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2434 E. 2019/3985 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2434
KARAR NO : 2019/3985
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/02/2017 tarih ve 2015/674 E. – 2017/180 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/02/2018 tarih ve 2017/707-2018/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Gökdere Vergi Dairesi Mükelleflerinden Kam-Tır Servis Taş. Or. Ür. Nakl. İnş. San ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2011-2012-2013 yılları hesaplarının vergi müfettişleri tarafından incelenmesi sonucunda 31/01/2014 tarih ve 2014 -A 1975/12 Sayılı Vergi tekniği raporu düzenlendiğini, raporda şirketin gizli ortağı olduğunu kanaati hasıl olan davalı Ergün Akova ile diğer davalı şirket arasındaki ortaklığın tespiti için dava açılması gerektiğinin tespit edildiğini, …’nın şirket ortakları ile birlikte organizasyonu gerçek sevk ve idare eden şahıs olduğunu, şirketin resmi ortağı olmasada yönetim denetim ve temsil hakkına sahip olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin tespit edildiğini, ileri sürerek davalı Ergün Akova’nın diğer davalı Kam-Tır Servis Taşımacılığı Or. Ür. Nak. İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nin gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Mahkemece iddia ve tüm dosya kapsamına göre, hukuki yararın tespit davası açma şartı olduğu, muvazaalı işlemlere dair karinelerin olduğu, ilk bakışta hukuki yarar var gibi göründüğü, ancak limited şirketlerde ortakların kamu borcundan dolayı sorumluluğuna dair özel düzenlemeler olsa da, davalının hangi ortakla gizli ortak olduğu ve daha önce pay sahibi olup olmadığının belirsiz olduğu, üstelik muvazaalı işlemlere dair deliller varsa ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz yetkisinin davacı idarenin takdirinde olduğu, bir tespit kararına gerek olmadığı, tespit hükmü ile idari işlemlerden dolayı gidilecek kanun yollarında sorunlara neden olabileceği, ayrıca idarenin tasarrufun iptali ve tüzel kişilik perdesinin aralanması gibi yollara başvurabileceği gerekçesiyle talebin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, 6183 sayılı Yasa’nın 17. maddesine göre, ihtiyati tahakkuk ve aynı yasanın 13. maddesine göre, ihtiyati haciz yoluna gidilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığı, davacının tek taraflı olarak bu işlemleri yapma imkanı bulunduğu, ayrıca idarenin tasarrufun iptali ve tüzel kişiliğin perdesinin aralanması gibi yollara başvurabilmesinin de mümkün olduğu bunun için ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alması gerektiği nazara alındığında davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 21/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.