Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2262 E. 2019/3808 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2262
KARAR NO : 2019/3808
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2015/395 E. – 2017/294 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 01/03/2018 tarih ve 2017/1372-2018/221 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “LİPOTER” ibaresi için yaptığı 2014/14487 sayılı marka tescil başvurusuna davalı şirketin 2003/13636 sayılı “LİPOT” ve 2003/190665 sayılı “LİPOTENE” markalarını mesnet göstererek itiraz ettiğini, davalı TPMK YİDK’nın 2015-M-7079 sayılı kararı ile ile davalı şirketin itirazının kısmen kabul edildiğini ve “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler” mallarının benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davacının marka başvuru kapsamından çıkarıldığını oysa taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “LİPO” ibareli pek çok markanın tescilli olduğunu ileri sürerek davalı TPMK YİDK’nın anılan kararının iptalini, müvekkilinin markasının tüm sınıflarda tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu marka başvuru kapsamındaki 05. sınıfın 01. alt sınıfı ve 35. sınıfta yer alan 05.01. sınıfda yer alan malların davalıya ait 05. sınıf kapsamındaki mallarla aynı/benzer olduğu, başvurunun standart karekterle yazılmış “LİPOTER” ibaresinden, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılmış “LİPOT”, “LİPOTENE” ibarelerinden oluştuğu, taraf işaretlerinde başkaca bir şekil unsurunun olmadığı, “lipo” kökünün “yağ, şişmanlık, kolesterol” anlamına geldiği, ilaç markaları bakımından herkese açık bir ibareden türetilen markaların seri marka olarak algılanma ihtimalinin bulunmadığı, dava konusunun ilaçlara ilişkin olan 5. sınıf kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve ilgiliçevrenin eczacı ve hekimler olduğu, bu kimselerin profesyonel bir meslek grubunun üyeleri olması nedeniyle davacının “LİPOTER” markası ile davalı markalarının karıştırılmasının mümkün olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinin somut olaya uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK’nın 2015-M-7079 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların marka ibarelerde yer alan “lipo” kökünün herkesin kullanımına açık etken madde olan “lipozom, lipit, lipo suction” ibarelerinin kısaltılmış hali olduğu, bu ibareden türetilen markaların seri marka olarak algılanma ihtimalinin bulunmadığı, davalıya ait markaların tescilli bulunduğu ilaçların reçeteye tabi olması nedeniyle karıştırılma ihtimalinin halk gözüyle değil uzmanlar gözüyle tespitinin gerektiği, dolayısıyla tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerliğin bulunmadığı, dava konusu başvurunun tescil aşamasında olması nedeniyle mahkemece idari işlem niteliğinde bulunan tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalılar yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine gerek bulunmadığına karar verilmesi gerektiği ancak anılan talep yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasının esasa etkili bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirket ve davalı TPMK vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 15/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.