Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2134 E. 2019/3737 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2134
KARAR NO : 2019/3737
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/05/2017 tarih ve 2014/1280 E 2017/446 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/02/2018 tarih ve 2017/984-2018/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili ile davalıların Akköprü Pet. Akar. Ür. Taş. Tic. ve San. A.Ş.’nde ortak olup, müvekkilinin şirkette % 25 hissesinin bulunduğunu, şirkete ait tüm işlemlerin davalılar tarafından yürütüldüğünü, davalıların müvekkilinin olmadığı zamanda kararlar alıp, kendisine bilgi vermedikleri gibi, kâr payı ödemesi yapmadıklarını, Ankara 18. Noterliğinin 22/06/2011 tarih 20218 yevmiye numaralı ihtarnamesine karşılık cevabi ihtarnamede müvekkilinin şirket ortağı olmadığını ve kendisine bilgi verilemeyeceğinin bildirildiğini, davalıların şirket yöneticisi olup kusurlu davranışları ile müvekkilini zarara uğrattıklarını, müvekkilinin haberi olmadan şirketteki hissesini devrettiklerini ileri sürerek; hisse devrine ilişkin işlemin iptaline, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL kâr payının ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, şirket kayıtlarına göre kâr payının tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının taahhüt etmiş olduğu sermayeyi şirkete ödeyemeyeceğini, sermaye hak ve hisselerine karşılık gelen devir bedellerini sermaye taahhütleri karşılığında şirkete ödemek koşulu ile şirketten ayrılmak istediğini belirttiğinden, 25.08.2010 tarihli devir sözleşmesi ile davacının 200.000,00 TL bedelli 400 adet hissesini … Mustafa ve Beytullah …’na devrettiğini, 25.08.2010 tarihinde gerçekleşen hisse devirlerinin genel kurulun onayına sunularak kabul edildiğini, ayrıca devirler ve yeni hisse durumunun Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, 1/4 hisse bedellerinin son hissedarlar tarafından 28.12.2010 tarihinde bankaya ödendiğini, davalılar Abdulilah ve …’nun dava ile ilgileri olmadığını, yapılan tüm işlemlerin ticaret sicil ve şirket nezdindeki kayıtlarla sabit olduğunu, davacının haberi olmadan işlem yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının Çorum İcra Ceza Mahkemesi’nin 2011/1672 E. sayılı dosyasına sanık sıfatı ile verdiği beyanda şirketteki hisselerini 2010 yılının 9. veya 10. ayında sattığını söyleyerek mahkeme huzurunda bu durumu ikrar ettiğini, ikrarın davacının iddialarının gerçek olmadığını gösterdiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının 4 yıl sonra dava açmasının düşündürücü bulunduğunu, icra ceza mahkemesindeki hisselerin 3.700.000,00 TL bedelle satıldığı iddiasının 500.000,00 TL sermaye ile kurulan bir şirket hissesinin 3.700.000,00 TL bedelle satılmasının ticari hayatın gerçeklerine aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dosya içerisinde bir sureti yer alan Çorum İcra Ceza Mahkemesinin 2011/1672 Esas sayılı dosyasının 08.02.2012 tarihli celsesinde davacının “ben Akköprü Petrol Akaryakıt Taşımacılık Tic A.Ş’.deki hisselerimi … ve …’na hatırladığım kadarı ile 2010 yılının 9 veya 10. ayında sattım” şeklinde beyanda bulunduğu, davacının anılan beyanı karşısında işbu davada şirket hisselerinin bilgisi dışında devredildiğine yönelik iddiasına itibar edilmediği, davacının kâr payı alacağının bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davada hisse devrinin iptali ile adına tescilinin mümkün olmaması halinde bu hisse bedelinin ödenmesi talebinde bulunmadığı, kâr payının dağıtılması talebi şirkete yöneltilmesi gerekip, davada şirket taraf gösterilmediği, davacının iptali ile adına tescilini talep ettiği hisselerin davalı … ve Abdullah …’na devredilmediği, davalı … Kadıooğlu’na yönelik davanın davacının Çorum İcra Ceza Mahkemesinde şirketteki hissesini … Kadıooğlu’na devrettiğini beyan ettiğinden … Kadıooğlu’na devredilen hisselerinin iptali ile adına tescili isteminin yerinde olmadığı ve bu talebinin de esastan reddi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesinin gerekçesi yönünden kabulü ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2017 tarih ve 2014/1280 Esas 2017/446 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına, davada Akköprü Petrol Akaryakıt Ürünleri Taşımacılık Ticaret Sanayi A.Ş. taraf gösterilmediğinden şirketin kâr payı dağıtılması talebi yönündeki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının adına tescilini talep ettiği hisselerin davalılar … ve Abdullah …’na devredilmediği anlaşıldığından bu davalılara yönelik davanın husumet yokluğu, davalı … …’na yönelik davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, dava dışı şirketin anonim şirket olması gözetildiğinde her ne kadar hisse devrinin geçerliliği için işlemin TBK 184. maddesi gereğince alacağın temliki biçiminde ve yazılı şekilde yapılması gerekir ise de, davacının mahkeme dışı ikrarı, davanın hisse devrinden yaklaşık 4 yıl sonra açılması unsurları birlikte ele alındığında, davacının hisse devrinin geçersizliği iddiasında bulunmasının TMK 2. maddesine aykırı olmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.