Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2078 E. 2019/3616 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2078
KARAR NO : 2019/3616
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18/03/2016 tarih ve 2015/443-2016/157 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, dava dışı A.O.G. Havacılık Servis Seyahat Nakliyat Mümessillik Ticaret. Ltd. Şti.’ye batık olduğunu bilmesine rağmen ortaklardan abisi …’in zorlaması nedeniyle 22/01/2001 tarihinde %5 hissa ile ortak olduğunu, aynı tarihte ortaklar kurulu kararı ile şirket müdürü olarak atandığını, snırlı ortak olmasına ve şirket müdürlüğünden 2003 yılında ayrılmasına rağmen 2004 yılında iflas eden şirketin SGK’ya olan 829.842,85 TL olan borcunu taksitler halinde ödemeye devam ettiğini, davalı tarafın sözleşme gereğince iua etmesi gereken sorumluluğu ifa etmemiş olduğunu belirterek borcun tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın, davacının dilekçede yazılı şirkete % 5 oranında hisseder olmasından kaynaklı menfi tespit davası olduğunu, davanın ticaret hukuku çerçevesinde görülmesi gerektiğini, davacı hakkında yapılmış bir takip veya istenen bir para da olmadığı bu nedenle açılan menfi tespit davasının şartları oluşmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
1- Dava, davacı şirket ortağının, iflas eden dava dışı şirketin borçlarını ödemiş olması dolayısıyla diğer ortağa açmış olduğu alacak davası olup, Mahkemece davanın ticaret hukuku çerçevesinde görülmesi gerketiği belirtilmiş olmasına rağmen gerekçe ile çelişik olarak işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari davadır. Aynı Yasa’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, 5/3. maddesinde de, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Görev hususu kamu düzeninine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığın şirket ortakları arasındaki şirket borçlarından doğan alacak istemine ilişkin olduğu ve ticari dava niteliğinde bulunduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.