Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/2076 E. 2019/3727 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2076
KARAR NO : 2019/3727
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/02/2016 tarih ve 2015/255-2016/108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankadan 46.000.-TL, 105.000.-TL ve 50.000.-TL bedelli krediler kullandığını, 01.11.2010 tarihinde kullandığı 46.000.-TL bedelli kredi için aynı tarihte 920,00 TL kredi kullandırım komisyonu, 10.01.2010 tarihinde 105.000.-TL’lik kredi kullanımı sırasında 2.100.-TL kredi kullanım komisyonu, 15.11.2012 tarihinde kullandığı 50.000.-TL bedelli kredi kullanımı sırasında 59,00 TL kredi masraf tahsilatı, 80,96 TL kredi tahsis ücreti, 1.619,04 TL istihbarat ücreti adı altında tahsilatlar yapıldığını, anılan tahsilatlar yapılırken davacı ile sözleşmenin müzakere edilmediğini ve bilgi verilmediğini, yapılan kesintilerin 4077 sayılı Kanuna aykırı olduğunu, yapılan kesintilere ilişkin sözleşmedeki hükümlerin müzakere edilmediğini, anılan hükümlerin haksız şart niteliğinde olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.199,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının bilgisi dahilinde tahsilatların yapıldığını, yapılan kesintilerin kanuna ve sözleşmeye uygun olduğunu, 15.11.2012 tarihinde kullandırılan 50.000.-TL bedelli kredinin ticari kredi olduğunu, kullandırılan diğer kredilerin ise bireysel ihtiyaç kredileri olduğundan tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; delillerin toplanmasından sonra dosyanın bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasına karar verildiği, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücreti yatırılmamış olduğu, davacının tek delili olan bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, bunun dışında dosyada ispata yarar bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmeleri kapsamında davacıdan yapılan kesintilerin istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece 10.11.2015 tarihli ilk celsede “Banka kredilerinden anlayan Ahmet Kani Özbaşak bilirkişisine dosyanın tevdiine, bilirkişiye raporunu düzenlemesi bakımından bir aylık süre verilmesine, bilirkişinin emek ve mesaisi için 750,00 TL ücret takdirine, gider avansı eksik olduğundan 900.-TL’nin davacılar vekilince karşılanmasına, bu konuda iki haftalık kesin süre verilmesine” şeklinde ara karar tesis edilmiş, davacı tarafa verilen kesin süre zarfında bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak, mahkemece, kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir. Söz konusu usule uyulmaksızın ve sonuçları hakkında ilgili tarafa herhangi bir ihtarat yapılmadan verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağının kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.