YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1936
KARAR NO : 2019/7391
KARAR TARİHİ : 21.11.2019
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/12/2016 tarih ve 2014/1392 E.- 2016/913 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 18/01/2018 tarih ve 2017/418 E.- 2018/31 K. sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 19.11.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiğini, davalının sözleşmeyi haksız feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı ödemesi gerektiğini, davalının müvekkili tarafından bulunan müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinden sonra önemli menfaatler sağladığını, sözleşmenin devamı halinde sigortacılık kanunu hükümlerine göre müvekkilinin komisyon hakkı kazanacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin uğradığı zararla hak kazandığı portföy tazminatı ve mahrum kaldığı komisyon bedeli olarak şimdilik 20.000,00 TL’nin 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 m. uyarınca faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini 253.897,43 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından sözleşmenin ihbar edilmek suretiyle feshedildiğini, davacının gelir kaybı ve pörtföy tazminatı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, fesih işleminin sözleşmeye uygun yapıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede taraflara bir ay önceden haber verilmek suretiyle sözleşmeyi feshetme hakkının verildiğini, tazminat talebinin oluşması için sözleşmenin yasalara aykırı biçimde feshedilmiş olması gerektiğini, davacının müvekkili dışında muhtelif sigorta şirketlerinin de acentesi olduğunu, poliçelerini bu şirketlerden yapma imkanı bulunduğunu, tazminat talep koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının herhangi bir fesih gerekçesine dayanmadığı ve haklı bir fesih sebebi belirtilmediğinden davacının davalıdan uygun bir portföy tazminatı talep edebileceği, davacının son 5 yılda aldığı komisyon miktarının 1.269.487,15 TL, ortalamasının da 253.897,43 TL olduğu, davacının davalı … şirketine kazandırdığı müşterilerin davalı yanca başka acenteler üzerinden müşteri olarak devam ettiğinden davacının portföy tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 253.897,43 TL’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 m. uyarınca faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından sözleşmenin feshinin haksız olduğu, davacının, davalının acentesi sıfatıyla ürettiği poliçelerden kaynaklanan komisyonlarının son beş yıllık ortalamasının esasen 6102 sayılı TTK’nın 122/2. m. göre acentenin talep edebileceği tazminatın üst sınırını oluşturduğu, davacının davalı nezdinde oluşturduğu portföyünde bulunun ve davalı … üzerinden yenilenmeyen diğer poliçeleri başka sigorta şirketleri üzerinden sürdürerek onlardan da komisyon aldığına ya da davalı nezdinde yenilenmeyen sigorta poliçeleri üzerinden ücret istemesi mümkün olmayıp, sadece yenilenen sigorta poliçeleri üzerinden doğması muhtemel komisyon alacağı, davacının denkleştirme tazminatının dayanağını oluşturduğuna göre, yani 6102 sayılı TTK’nın 122/1-b maddesinde de belirtildiği üzere sözleşme ilişkisi devam etseydi elde edeceği ücret kapsamında talep edilebilen denkleştirme tazminatının ancak davalı üzerinden yenilenen poliçelerden elde edilebilecek ücret olduğundan davacının bilirkişi tarafından belirlenen son beş yıllık komisyon alacakları toplamının aritmetik ortalamasının %13’ü üzerine hakkaniyet oranında küçük bir oran da eklenmek suretiyle belirlenen 34.910,00 TL üzerinden denkleştirme tazminatını hak ettiğinin kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2016 tarih, 2014/1392 Esas-2016/913 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353(1)-b-2 gereği kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 34.910,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile katılma yolu ile davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, her ne kadar hükmedilen tazminatın hesaplama yöntemi konu ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yerinde değil ise de, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi ve hakkaniyet ilkeleri gözetilerek yapılan hesaplamanın yanlış olmasının sonuca etkili bulunmamasına, hakimin hakkaniyet ölçüleri içerisinde hükmettiği tazminat tutarının ayrıca bir takdiri indirime tabi tutulduğuna yönelik hükümde bir izahat bulunmadığı gözetilerek (818 sayılı BK 44, 6098 sayılı TBK 52. madde nevinden) davacı vekilinin vekalet ücretinin tayin ve takdirine yönelik temyiz itirazları da yerinde olmadığı gibi, HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.788,53 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 21/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.