Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/1432 E. 2019/4030 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1432
KARAR NO : 2019/4030
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/05/2017 tarih ve 2015/457 Esas 2017/360 Karar sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 20/12/2017 tarih ve 2017/764-2017/859 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkilinin eski yöneticisi olduğunu, davalıya verilen avansların bir kısmının ödenmediğini, 44.796,29 TL bakiye alacağın tahsili için takip yapıldığını, takibe davalı tarafın itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketten işçilik hakları nedeniyle alacaklı olduğunu, alacak var ise takas defiinde bulunduklarını, fakat alacağın bulunmadığını, zira müvekkili tarafından avansların davacı tarafın işleri için kullanıldığını, buna dair bazı faturaların müvekkili yedinde bulunduğunu, bakiye bir alacağın kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından şirket ortağı ve çalışanı konumunda bulunan davalıya ortaklar cari hesabına dayalı 44.796,29 TL ödeme yapıldığı, davalının bu bedele ilişkin harcama belgelerini ibraz etmediği, bir kısım alacağın ödendiği yolundaki savunmasını kanıtlayamadığı, takas ve mahsuba konu bir alacağının bulunmadığı, yapılan ödeme dökümüne göre, ödemelerin iş avansı niteliğinde kabul edilerek ancak harcama belgelerinin ibrazı halinde düşümünün yapılabileceği, davalı tarafın ödemeleri ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptaline, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin takas olarak öne sürdüğü işçi alacağı ile ilgili verilmiş ibraname olduğu, ayrıca bu alacağın yargılamayı gerektirdiği, bu durumda takas defiinin yerinde olmadığı, dava dışı Engin demir tarafından yapılan 14.000,00 TL’lik banka havalesindeki ödemenin bu kişinin davacı şirkete olan borcu karşılığı yapıldığının bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edildiği, ayrıca davalı tarafça yemin deliline dayanılmamış olduğu, bu durumda yemini hatırlatmanın mümkün bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacı şirketin önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalıya verilen avansları tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İşbu dava, niteliği itibarıyla yöneticinin sorumluluğu davasıdır. 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Fakat, anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddi sonucunu doğurmamalıdır. Ayrıca somut olayda davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.