Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/1101 E. 2019/4034 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1101
KARAR NO : 2019/4034
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/02/2017 tarih ve 2014/1069 E 2017/109 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/556-2017/921 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Enginler şirketine kullandıracağı nakdi ve gayrinakdi krediler için davalı taraf ve müvekkili arasında kredi geri ödeme kefalet sözleşmeleri imzalandığını, davalı tarafça 850.000.-TL’lik nakdi ve 400.000,00 TL’lik gayrinakdi kredilerin %75’i için kefil olunduğunu, davalının dava dışı şirkete verilen gayrinakdi kredi için 300.000,00 TL ve nakit kredi için 87.000,00 TL’yi kefalet sözleşmeleri kapsamında ödemesi gerektiğini, fakat ödemelerin yapılmadığını ileri sürerek teminat mektubundan kaynaklanan bakiye 300.000,00 TL’nin ve nakit kredi riskinden kaynaklanan bakiye 87.000,00 TL’nin 22/04/2013 talep tarihinden itibaren % 72 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, anılan sözleşmeler için davacı tarafça teklif yapıldığını, gayrinakdi kredi teklifinin yeni kredi kullandırılması için olduğunu, davacının eski teminat mektubun süresini uzattığını, yeni kredi kullandırmadığını, davacı tarafından hali hazırda üstelenin risk için kefalet verilmesinin söz konusu olamayacağını, nakdi kredi bakımından talep edilen mikatarın da haksız olduğunu, zira müvekkili ile davacı arasında imzalan protokole göre kefalet verilen kredilerin 6 ay içinde kullandırılması gerektiğini, davacı tarafça 6 ay içersinde 734.000,00 TL’lik kredi kullandırıldığını, bu nedenle müvekkilinin kullandırılan kısmın %75’i için kefaletinin olacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafın tazminini istediği 400.000,00 TL’lik gayrinakdi kredinin 24/02/2011 tarihinde ilgili dava dışı şirkete kullandırıldığı, davacının 26/12/2011 tarihli hazine destekli kefalet talep formuna yeni kredi için kefalet talebinin yapıldığı, taraflar arasındaki protükolün 4/e maddesine göre kredi verenin lehine Fon kefaleti talep ettiği yararlanıcının kredi durumu hakkında kendi kayıtlarından farklı olarak yanıltıcı bilgi vermesi ve bu durumun sonradan anlaşılması halinde Fon’un uğradığı zararlardan kredi veren sorumlu olacağı, bu düzenleme nazara alındığında verilen gayrinakdi kredi 19/01/2012 tarih ve 1230 sayılı 400.000,00 TL’lik kredinin geri ödeme kefalet sözleşmesi kapsamında olmadığı, ayrıca davalı tarafça 19/01/2012 tarihli 1228sayılı kredi geri ödeme kefalet sözleşmesinde davacı bankanın Basmane/İzmir Şubesi tarafından dava dışı borçlu Enginler şirketine 850.000,00 TL limitindeki işletme kredisinin % 75 risk oranına tekabül eden 637.500,00 TL kısmına kullandırılan/kullandırılacak kredinin akdi faiz/kar payı/kira tutarı dahil borçlu ile birlikte sorumlu olduğunun taahhüt edildiği, bununla birlikte davacı tarafça 26/07/2012 tarihinde 734.000,00 TL olarak yeni bir kredi kullandırımı yapıldığı, bu durumda kullandırılan meblağın % 75’ine tekabül eden 550.500,00 TL’nin davacı bankanın talebi üzerine ödendiği, taraflar arasındakşi protokolün 3.2/j bendinde kredi geri ödeme kefalet sözleşmesi tarihinden itibaren 6 ay içinde kullandırılmayan kredilerin kefalet kapsamında bulunmadığı gibi yine protokolün 3. 7. maddesinin (f) bendinde tazmin talebi kredi geri ödeme kefalet sözleşmesinde belirtilen tutar ile sınırlı olacağının belirtildiği, fiilen kullandırılan krediye göre belirlenen 550.000,00 TL kefalet limiti içinde 19/01/2012 tarih ve 1228 sayılı kredi geri ödeme kefalet sözleşmesi birinci paragrafına göre kullandırılan/kullandırılacak kredinin akdi faiz/kar payı dahil olduğu, bu durumda talep edilen 87.000,00 TL işlemiş akdi faizinin davalıdan talep edilmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın kefilden tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile dava dışı şirket arasında kredi sözleşmelerinin imzalanmasından sonra davalının nakdi ve gayrinakdi kredilere ayrı ayrı belirli oranda müteselsil kefil olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafça kullandırılan nakdi kredi için, davalı ile davacı arasında imzalanan 1228 sayılı kredi geri ödeme ve kefalet sözleşmesiyle, davalı taraf 850.000,00 TL’lik kredinin %75’ine tekabül eden 637.500,00 TL ile sınırlı olarak müteselsil kefil olmayı taahhüt etmiştir. Anılan sözleşme uyarınca davalının, kullandırılan nakdi kredi yönünden 637.500,00 TL’ye kadar kefalet sorumluluğu bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine davacı tarafça kullandırılan gayrinakdi kredi için, davalı ile davacı arasında imzalan 1230 sayılı kredi geri ödeme ve kefalet sözleşmesiyle, davalı taraf 400.000,00 TL gayrinakdi kredinin %75’ine tekabül eden 300.000,00 TL ile sınırlı olarak müteselsil kefil olmayı taahhüt etmiş ve anılan sözleşmede kefil olunan gayrinakdi kredi, dava dışı asıl borçluya verilen teminat mektubu olarak kullandırılmıştır. Bu durumda davalı tarafın gayrinakdi kredi yönünden de 300.000,00 TL ile sınırlı kefalet sorumluluğu bulunduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar nazara alındığında mahkemece, davalı tarafın kredi geri ödeme ve kefalet sözleşmelerinde belirtilen miktarlar kadar kefalet sorumluluğunun bulunduğunun kabulü ile davacının talep ettiği miktarlar değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.