Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/870 E. 2018/6627 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/870
KARAR NO : 2018/6627
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08.09.2016 tarih ve 2016/10 Esas-2016/110 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair davada … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.12.2016 tarih ve 2016/52-2016/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 16.11.2001 başvuru tarihli 2001/23818 sayılı ve 27.08.2007 başvuru tarihli 2007/46093 sayılı “… ” markalarının bulunduğunu, davalının, müvekkilinin markalarıyla iltibas oluşturan “…” ibareli 2007/58437 ve 2011/88374 sayılı markaları kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, “…”, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2001/20308 sayılı “…”, 2007/58437 sayılı “…” ve 2011/88374 sayılı “…” markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince 2008 yılında devralınan dava konusu 2001/20308 sayılı “…” markasının tescil başvurusunun müvekkilinin annesi tarafından 05.10.2001 tarihinde yapıldığını, davacının ise marka başvurusunu bir buçuk ay sonra yaptığını, davacının markalarında ismin ön planda olduğunu, davacının markalarıyla müvekkili markaları arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca “…”, “…” markaları bakımından tarihsel marka kaydı önceliğinin davalı tarafa ait olduğu, dava konusu 2001/20308 sayılı markanın tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, dava konusu diğer markalar için ise davalının markasının ayırt edici “…” ibareli ana unsurunu muhafaza ederek sonraki tescillerde bulunduğu, davacının markasal kullanım veya tescile bağlı bir önceliğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle 2001/20308 sayılı marka bakımından açılan davanın hak düşümü nedeniyle, 2007/58437 ve 2011/88374 sayılı markalar yönünden ise davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuş olup, mahkemece kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
Mahkemece, davalı adına 2001-20308 sayı, 2007-58437 sayı, 2011-88374 sayı ile tescilli markaların hükümsüzlüğü talebi ile açılan dava yukarıda yazılı gerekçe ile reddedilmiş olup, davacı yanca yapılan istinaf başvurusunun da reddine karar verilmiştir.
Ancak, davacı taraf dava dilekçesi ve yargılama aşamasında, davalının dava konusu markaları kötü niyetle adına tescil ettirdiğini iddia etmiş ve buna ilişkin olarak gazete-dergi nüshalarını delil olarak göstermiş olup mahkemece bu delillere ilişin olarak olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmamış olması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bununla birlikte, hükümsüzlüğü talep edilen 2001-20308 sayılı markanın 05.10.2001 tarihli başvuru sonucu 14.10.2003 tarihinde davalı adına tescilinin yapıldığı, 556 sayılı KHK 40. maddesi uyarınca koruma süresinin 10 yıl olduğu ve marka tescilinin yenilenmediği anlaşılmakla, bu marka bakımından hükümsüzlük talebine ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurmak gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.