Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/788 E. 2018/6927 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/788
KARAR NO : 2018/6927
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.06.2016 tarih ve 2015/1249-2016/424 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, müvekkilinin birikimlerini davalı nezdinde açılan yatırım hesabında değerlendirdiğini, hisse senedi alım ve satım işlemleri ile davalı çalışanı … ’nun ilgilendiğini, 16.07.1999 tarihi itibariyle müvekkilinin 4.000 … hisse senedinin olduğuna ilişkin adı geçen çalışan tarafından müvekkiline belge verildiğini, ancak davalı nezdinde yapılan incelemelerde müvekkiline ait hiçbir hisse senedinin bulunmadığının bildirildiğini, davalı çalışanın usulsüz işlemleri sonucu müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, asıl davada, müvekkili hesabında bulunması gereken hisse senetlerinden şimdilik 12.000,00 TL değerindeki hisselerinin aynen iadesini, olmadığı takdirde bedelinin tahsilini, birleşen davada ise 6400 … hisse senedinin bedeli olan 111.200,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında hisse senedi alım-satım sözleşmesi yapıldığını, SPK tebliğlerine göre alım satım emirlerinin kural olarak yazılı olması gerektiğini, sözlü veya telefonla verilen emirlerin ise kayda geçirilecek müşteri emir formu düzenlenerek imzalı bir örneğinin müşteriye verilmesinin gerektiğini, yazılı veya sözlü emir verildiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, talimat olmadan hisse senedi alınamayacağını, davacının dayandığı belgeyi düzenleyen müvekkili çalışanının böyle bir belge verme yetkisinin bulunmadığını, davacı ile çalışan arasındaki özel dostluk gereği bu belgenin verildiğini, bu nedenle müvekkilini bağlamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, 16/07/1999 tarihinden 18/10/1999 tarihine kadar davacının kendi hesabına yatırdığı paradan davalının ödemeleri düştükten sonra kalan ana paranın 5.946,52 TL olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede davalı nezdindeki hesapta bulunan para ile hisse senedi alınmaması halinde paranın ne şekilde değerlendirileceği açıkça belirlenmemiş olduğundan davacının dava tarihine kadar işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, 5.946,52 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen dava kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 42,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 12/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.