Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/698 E. 2019/224 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/698
KARAR NO : 2019/224
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
BİRLEŞEN DAVA : 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2009/585 ESAS

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08/09/2016 tarih ve 2016/303-2016/660 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 08/01/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada müvekkilinin davalı şirkette %5 hisse ile ortak olduğunu, %95 hissenin de ‘Hızlan’ soyadlı diğer davalılara ait bulunduğunu, ancak aile niteliğindeki bu davalıların pay çokluğunu kullanarak müvekkilinin haklarını ihlal ettiklerini, kâr payı ödemediklerini ileri sürülerek, şimdilik şirketin 2004 yılı sonunda birikmiş dağıtılabilir kârı olan 5.704.204,84 YTL’nin %5’i olan 285.212,04 YTL, 2005 yılı sonunda birikmiş dağıtılabilir kârı olan 2.607.579,88 YTL’nin %5’i olan 130.378 YTL, 2006 yılı sonunda birikmiş dağıtılabilir kârı olan 2.271.185 YTL’nin %5’i olan 136.059,25 YTL ile 2007 yılı sonunda birikmiş dağıtılabilir kârı olan 584.448 YTL’nin %5’i olan 29.222,43 YTL olmak üzere toplam 580.871,72 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davasında ise, 2003 ve 2004 yılı kâr payının tahsili için yapılan icra takibinin haksız itirazla durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatına hükmedilmesini ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, asıl davada davalı olan müvekkilleri gerçek kişilere husumet düşmeyeceğini, istemlerin zamanaşımına uğradığını, esasen asıl ve birleşen davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı şirkette % 5 hisse ile ortak olduğu, davalı şirketin 2005 ve 2004 yılları kâr payı dağıtılmasına ilişkin olarak geçerli bir genel kurul kararı bulunmadığından davacının kâr payı talep edemeyeceği, birleşen dava yönünden takip konusu edilen 9.657,84 TL alacağın başlangıç tarihinin 01/01/2002 olduğu, bu bedelden 8.492,84 TL’sinin 1996 ve 31/12/1998 yılları arasında tahakkuk ettiği, kâr dağıtım kararının 25/12/1998 tarihli yönetim kurulu kararına dayandığı, cevap dilekçesinde süresi içerisinde zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü, kâr payı alacaklarının BK’nın 126/4. maddesinde düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, 29/12/2008 takip tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğu, kalan 1.165,00 TL alacak ise kâr payı niteliğinde olmadığından uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin takip tarihi itibariyle dolmadığı, davacı … adına 31/12/2004 tarihinde alacak kaydedilen ve takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramayan 22.000,00 TL bedel de dahil edildiğinde davacının talep edebileceği toplam alacak tutarının 23.165,00 TL olacağı gerekçesiyle, davalı şirket aleyhine açılan asıl davanın reddine, davalılar Hakkı …, …, … aleyhine açılan asıl davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/584 Esas sayılı dosyasından verilen karar onanmış olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın 23.165,00 TL üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan kabul edilen 23.165,00 TL takip konusu asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3- Birleşen dava, davalı şirket aleyhine girişilen ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava konusu icra takibinde 31.657,84 TL asıl alacak ile 18.994,20 TL işlemiş faizin tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, davacının talep edebileceği toplam alacak tutarının 23.165,00 TL olacağı kabul edilerek, birleşen davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın 23.165,00 TL üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan kabul edilen 23.165,00 TL takip konusu asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir. Takip konusu alacak kalemlerinin nitelikleri ile muacceliyet tarihleri değerlendirmek suretiyle davacının talep edebileceği toplam alacak tutarı üzerinden hesaplanacak ve icra takip tarihine kadar işleyecek faizin de istenebileceği nazara alınmaksızın, Mahkemece, icra takibinde yer alan işlemiş faize yapılan itirazın iptali talebinin gerekçesi açıklanmaksızın tümden reddedilmesi doğru olmamış, birleşen davada verilen kararın asıl ve birleşen davada davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya ilişkin asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya ilişkin asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya ilişkin asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen kararın asıl ve birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalı … … San. ve Tic. A.Ş’den alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 15,20 TL temyiz ilam harcının asıl dava yönünden temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 1.186,80 TL temyiz ilam harcının birleşen dava yönünden temyiz eden davalıdan alınmasına, 10/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.