Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/652 E. 2018/6837 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/652
KARAR NO : 2018/6837
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ : …FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada …Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 11/10/2016 tarih ve 2016/127-2016/172 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ve davalı şahıs vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 22.420 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun’la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” isimli tangonun söz yazarı ve bestecisi olan … ‘ ün mirasçısı olduğunu, davalı …’ın şefliğini yaptığı … grubunun … adlı CD’sinde “…” adlı tangonun izin alınmadan kullanıldığını, söz konusu CD’nin 1999 yılında Viyana’da faaliyet gösteren …. şirketince yayınladığını, davalı … firmasınca CD’sinin Türkiye’de de piyasaya sürüldüğünü, ayrıca davalının müvekkilinden izin almadan … içi ve … dışı konserlerinde papatya isimli tangoyu icra ettiğini, konserlerinde eserin orjinalliğini bozup, izinsiz işleyerek müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek, dağıtım faaliyetinin sürmesi nedeniyle tecavüzün menine ve mevcut CD’lerin toplatılarak imhasına, davalının CD satışı nedeniyle elde ettiği kazancın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, ıslahla FSEK’nın 68 maddesi uyarınca üç kat tazminat talebine karşılık 13.500,00 TL’nin ve FSEK’nın 70. maddesi uyarınca ihlal edilen manevi haklar için 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yönetici ve şefi olduğu … çalınmak suretiyle 1999 yılında Viyana’da faaliyet gösteren …. şirketi ile anlaşarak Avusturya yasalarına uygun işlemlerle … adlı CD’nin yayınlandığını, 2000 yılında … . ile anlaşan Universal Müzik firmasının aynı CD’yi içinde … tangosu olmadan Türkiye’de yasaların öngördüğü koşullara uygun olarak bandrol ve barkotlu şekilde ürettiğini, … Tangosunun yer almayacağı CD için müvekkilinin muvafakat verdiğini, davacının dayandığı ve içinde … Tangosunun olduğu albümün müvekkili ile ilgisi olmayıp
korsan CD olduğunu, nerede, kim tarafından basıldığının müvekkilince bilinmediğini, Kültür Bakanlığı Telif Hakları Müdürlüğü’nün yazılarından bandrol usulsüzlüğü yapan kişiler hakkında ceza soruşturması bulunduğu da nazara alındığında müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla, davacı murisine ait … tangosunun izinsiz olarak Türkiye’de yayınlanan CD de kullanıldığı, ayrıca davalının davacı tarafından dosyaya sunulan ses kayıtlarında … tangosunu konserlerinde çalacağını belirterek akabinde söz konusu tangoyu seslendirdiği, davalının parçayı izinsiz kullanımının gerçekleştiği de bilirkişi tarafından belirlenen 4.500 TL rayiç bedelin uygun olacağı tecavüzün niteliği kusurun varlığı ve ağırlığı göz önüne alınarak takdiren üç katı olan 13.500.00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, ayrıca eserin kamuya sunulması yer ve zamanını belirlemesi yetkisinin de davacıya ait olması ve bu manevi hakkının da ihlal edilmesi ve CD içeriğindeki parçanın kullanım süresi dikkate alınarak toplam 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, elde edilen kazancın tespit edilememesi nedeniyle buna ilişkin talebin ve arada doğan sözleşmesel ilişki nedeniyle ref talebinin yerinde olmadığı ve diğer davalı hakkındaki vaki feragat nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı … vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı şahıs vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, FSEK’den kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda davacının murisine ait olan eserin davalılar tarafından izinsiz olarak kullanılması sonucunda davacı tarafça 13.500 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talep edilmiş mahkemece maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden 5.000 TL’nin kabulüne karar verilmiştir.
5846 sayılı FSEK’in 19. maddesine göre, bu Yasa’nın tanıdığı mali haklar eser sahibinin mirasçılarına intikal ettiği halde, manevi haklar açısından aynı durum söz konusu değildir. Ancak, eser sahibinin ölümünden sonra manevi hakları kullanabilecek kimseler FSEK’in 19. maddesinde belirtilmiştir. FSEK’in 19/1 maddesine göre, eser sahibi 14/1 ve 15/1 maddesi ile tanınan yetkilerinin kullanılış tarzlarını tespit etmemişse yahut bu hususu herhangi bir kimseye bırakmamışsa bu yetkilerin ölümünden sonra kullanılması, vasiyeti tenfiz memuruna, bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana – babasına, kardeşlerine aittir.
Aynı Yasa’nın 19/2 maddesine göre de eser sahibinin ölümünden sonra yukarıdaki fıkrada sayılan kimseler eser sahibine 14, 15 ve 16. maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları hak sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl kendi namlarına kullanabilirler.Somut olayda mirasçının manevi tazminat talep edebilme koşullarının varlığı için öncelikle FSEK’in 19. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının mirasçısına sağladığı hak ve yetkilerin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
5846 sayılı FSEK’in 19. maddesinin düzenleme biçimi göz önüne alındığında, anılan maddenin birinci fıkrasında sayılan kişilere “sırasıyla” FSEK’in 14/1 ve 15/1 maddelerinde düzenlenen manevi hakların “kullanım tarzını tespit etme yetkisinin” verildiği, ikinci fıkrada ise aynı yasanın 14, 15 ve 16. maddelerinin üçüncü fıkrasında sayılan manevi hakları 70 yıl için “kendi namlarına kullanma hakkının” verildiği anlaşılmaktadır. Böylece, 19. maddede ayrı ayrı hak ve yetkilerin niteliği, bu hakları kullanabilecek kimseler ve sınırları belirtilerek eser sahibinin ölümünden sonra da bu maddede sayılan manevi haklar koruma altına alınmıştır.
Manevi hakların eser sahibine sıkı sıkıya bağlı olmaları ve mirasla intikal etmemeleri, bazı hallerde bizzat eser sahibinin zararına sonuçlar doğurabilir. Bu yetkilerin eser sahibinin talimat ve istekleri doğrultusunda bile, başkaları tarafından kullanılamaması, çözümü güç sorunlar ortaya çıkarabilir. Oysa, eserin korunması amacıyla, eser sahibinin yakınları ile bazı kurumlara ve mali
hak sahiplerine bir kısım manevi hakları kullanma yetkileri tanınması gereklidir (… , Fikri Mülkiyet Hukuku, Uçüncü Bası, Shf.163). Bu amaçla, FSEK’ in 19. maddesindeki düzenleme ile eser sahibinin anılan maddede belirtilen manevi haklarını kullanabilecek kişi ve kurumlar ve yetkileri belirtilmek suretiyle, eserin ve eser sahibinin ölümünden sonra da korunması amaçlanmıştır.
Öğretide de belirtildiği üzere, Türk Hukuku’nda mirasçılara sadece, esere saldırı halinde manevi tazminat davası açma hakkı tanınmıştır (Ü.Tekinalp, age, Shf. 163).
Medeni hukuk sahasında kişilik haklarının manevi menfaatleri ihlal edilenden başka kimseler tarafından kullanılmasına izin verilmemiştir. Gerçi, zarar görenin mirasçılarına da bazı hallerde kendi namlarına tazminat istemek hakkı tanınmışsa da, bu hakkın doğumu murise zarar veren eylemin aynı zamanda mirasçılara da zarar verici vasıfta olmasına bağlı olup ana kuraldan ayrılınmış değildir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda da aynı sistemden ilham alınmıştır. Bu Kanuna göre eser sahibinin şeref ve itibarı ile ilgili olmaları bakımından sırf eser sahibinin şahsına bağlı olan manevi hakların ölümünden sonra yetkili şahıslar tarafından kendi namlarına kullanılması keyfiyeti de, bu şahısların eserin hususiyet ve mahiyetinin muhafazasındaki menfaatleri bakımından kabul edilmiştir. Kanun nazarında eser sahibinin şeref ve itibarını ihlal eden her hareket eserin korunması ile yetkili şahısların da muhik menfaatlerini ihlal etmiş olmaktadır.
Somut olayda davacının eser sahibinin şeref ve itibarını ihlal eden bir hareket iddiası olmadığı gibi bu konuyu ispat eder bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Mahkemece bu bu değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı şahıs vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şahıs vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı … yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı …’a iadesine, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.