Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/5400 E. 2019/1908 K. 07.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5400
KARAR NO : 2019/1908
KARAR TARİHİ : 07.03.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/02/2017 tarih ve 2015/206 E. – 2017/53 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabul kısmen reddine – esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 27/09/2017 tarih ve 2017/671-2017/852 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “LEZZETÇİBAŞI” ibareli marka başvurusuna, davalı şirketin “LEZZETBAŞI” markası mesnet gösterilerek yaptığı itiraz üzerine, marka başvurusunun diğer davalı TPMK’nın … kararı ile reddedildiğini, markalar arasında herhangi bir ayniyeti ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasının tescil edildiği günden beri kullanılmadığını, markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, parçalara ayrılarak benzerlik yaratılamayacağını, her iki firmanın da iştigal alanlarının ve hedef kitlelerinin farklı olduğunu, davalının markayı kullandığını ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı anılan … kararının iptalini, diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini; karşı davanın ise reddini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, taraf markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduklarını, müvekkiline ait “LEZZETBAŞI” ibareli markanın markanın aktif olarak kullanıldığını savunarak, davacının hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesini; karşı davada ise karşı davalının-karşı davacının “Lezzetçibaşı” ve “Banvit lezzetçibaşı” markalarını yıllarca tescilsiz kullandığını belirtip marka başvurusu yaptığını kabul ettiğini, bu durumun müvekkil şirkete ait “Lezzetbaşı” markasına tecavüzünün bulunduğunu ispatlar nitelikte olduğunu ileri sürerek, marka tecavüzünün tespitine, önlenmesine, şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın avans faizi ile 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ve … kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine; karşı davada ise karşı davacı tarafa ait “LEZZETBAŞI” ibareli markanın tescil kapsamında yer alan 29. sınıftaki malların tamamına yakın kısmı yönünden 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanıldığı ispat edilemediği ve kullanıldığı belirtilen diğer mallar açısından da marka tecavüzünün ne şekilde gerçekleştiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacının istinaf talebinin reddine; karşı davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, karşı davalının, karşı davacıya ait “Lezzetbaşı” markasına tecavüz teşkil eden eylemlerinin tespitine ve önlenmesine, 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline; maddi tazminat talebinin geri alındığı ve karşı davalının da muvafakat etmiş olduğu gerekçesiyle karşı davada maddi tazminat talebi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince asıl dava yönünden verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varılmıştır.
2- Karşı dava yönünde ise, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 354,55 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.