Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/5161 E. 2019/1372 K. 20.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5161
KARAR NO : 2019/1372
KARAR TARİHİ : 20.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/05/2017 tarih ve 2016/468 E. – 2017/208 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen …/09/2017 tarih ve 2017/837-2017/816 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” asıl unsurlu tanınmış markalarının bulunduğunu, bu ibarenin aynı zamanda ticaret unvanının da ayırt edici unsurunu oluşturduğunu, davalı gerçek kişinin 2015/101519 sayılı “Antebim” ibareli 29, 30. sınıf ürünler ile 29-32. sınıf ürünler için 35/6. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı kurum tarafından reddedildiğini, oysa başvuru konusu ibare ile müvekkili adına tescilli markalar arasında iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, söz konusu işaretin tescili halinde müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağı gibi bu markaların itibarlarına ve ayırt edici karakterlerine zarar verileceğini ileri sürerek TPMK …’in 20…..2016 tarih, 2016-M-10230 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin başvurusu ile davacıya ait markalar arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketiciler tarafından “Antebim” ibaresinin bir bütün olarak algılanacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının “…” asıl unsurlu markalarının bulunduğu, aynı ibarenin ticaret unvanında da yer aldığı, davacı markalarının marketçilik sektöründe tanınmış oldukları, dava konusu başvurunun ise “Antebim” ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamındaki ürün ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamında yer aldığı, başvuru konusu “Antebim” ibareli işaret ile davacı markaları arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle bir benzerlik olmadığı, ortalama düzeydeki alıcıların markalar arasında bir ilişkilendirme
kurmayacağı, zira marka ve işareti bütün olarak algılayacakları ve hafızalarında tutacakları, karşılaştırmayı da bu şekilde yapacakları, “…” ibareli markaların ayırt ediciliğinin, başvuru konusu işarette hissedilmediği, aksine işaretin Antep şehrine yönelik bir aidiyeti gösterdiği, başvurunun tescilinin, davacının markalarıyla iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar da sağlamayacağı, itibar ve ayırt edici karakterlerine zarar vermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “Antebim” ibareli başvuru ile davacı şirkete ait “…” asıl unsurlu markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil ortalama düzeydeki alıcıları iltibasa düşürecek biçimde görsel, işitsel ve anlamsal bir benzerliğin olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.