Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/5121 E. 2019/1547 K. 26.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5121
KARAR NO : 2019/1547
KARAR TARİHİ : 26.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/02/2017 tarih ve 2016/49 E. – 2017/83 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince verilen …/…/2017 tarih ve 2017/770-2017/705 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %… ortağı olduğunu, 2014 yılı olağan genel kurul toplantısının 02/…/2015 tarihinde yapıldığını, gündemin 6. maddesinde şirket sermayesinin ….000,00 TL’den 1.500.000,00 TL’ye çıkarılmasına ve arttırımına karar verilen sermaye miktarının şirket ortaklarınca nakit olarak karşılanmasına karar verildiğini, müvekkilinin alınan karara muhalefet ettiğini, toplantı esnasında yazılı olarak bildirdiğini, sermaye arttırım kararının usul ve esas açısından yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı şirketteki hisse miktarının ciddi oranda azalmasına sebebiyet veren ticaret hukukunun temel ilkelerine, objektif iyi niyet kurallarına ve hakların sakınılarak kullanılması gerektiği ilkesine aykırı olan ortaklar kurulunun 02…..2015 tarihli sermaye arttırım kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin “… Süpermarket” ismi ile ticari faaliyetini yürüttüğünü, …’nın değişik semtlerinde faaliyet gösteren biri genel merkezi, 9 adet şubesi ve 1 adet deposu bulunduğunu, 198 kişi çalıştırdığını, bu büyüklükteki şirketin en son yapılan genel kurulundan önceki kayıtlı sermayesinin yasal düzenlemenin öngördüğü minimum tutarın olan ….000,00 TL olduğunu, şirketin bu ana sermaye ile devam ettiği taktirde ciddi ticari ve ekonomik olumsuzluk ile karşılaşmasının muhtemel bulunduğunu, sermaye arttırım kararının kesinlikle bir ortağı zarara uğratma, payını düşürme amacı taşımadığını, şirketin ….000,00 TL ana sermaye ile ticari faaliyetlerini sürdürmeye çalışmasının örtülü sermaye sorunu doğurduğunu, mali müşavir tarafından hazırlanan özvarlık tespit raporunda da sermaye arttırımına gidilmesi zorunluluğunun belirtildiğini, ayrıca davacının iddia ettiği şekilde şirket sermayesinin tamamının nakden artırılmasının söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi usule dair eksikliklerin gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, sürekli bir gelişim gösterdiği anlaşılan davalı şirketin uzun zamandan beri sermaye arttırmadığı, faaliyetlerine göre sermayesinin çok düşük kaldığı, 2009 yılında varlık / özkaynak oranı % 44 iken, 2015 yılında % …’e gerilediği, varlıkların borçlarla finanse edildiği, özellikle davacı dışındaki ortaklara borcun arttığı, şirketin ….000,00 TL olan sermayesinin finansal verilere ve cirolarına göre çok düşük kaldığı, sermayenin 1.500.000,00 TL’ye yükseltilmesi halinde özvarlığın % … civarında makul bir seviyeye ulaşacağı, … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/16 Esas sayılı dosyasına sunulan …/05/2014 tarihli bilirkişi raporunun 5. sayfasında; sermaye arttırım kararının alındığı 27/02/2010 tarihinde şirketin ortaklara borcu bulunmazken, 2011 yılından itibaren ortakların şirkete borç verdiği, 2013 yılında önemli bir düzeyde artış göstererek 5.116.875,… TL’ye çıktığının tespiti karşısında mevcut sermayenin yetersizliği nedeniyle açığın davacı dışındaki ortaklarca karşılandığı, mevcut sermayenin şirketin gelişmesi, yatırım yapması için yeterli olmadığı geekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, şirketin finansal verileri ve cirolarına göre sermayesinin çok düşük kaldığı şirketin sermaye artırımına ihtiyaç bulunduğunun açık olduğu, ancak sermaye artırımında öncelikle iç kaynaklara başvurulması gerektiği, iç kaynaklara başvurulması halinde sermaye artırımının nakit olarak 962.742,91 TL olacağı ve davacının payına düşen artırım tutarının 240.685,73 TL olacağı, davalı şirketin mevcut sermayesi dikkate alındığında sermaye artışına gitmesi bir zorunluluk ise de, (… 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/16 Esas sayılı dosyasındaki) önceki karar gerekçesi ve bu kararı onaylayan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/05/2016 tarih 2015/10814 Esas, 2016/5122 Karar sayılı ilamı gözetildiğinde; her ne kadar sermaye artırımı şartları oluşmuş ise de davacının hisse oranını çok aza düşürecek düzeyde bir artışın davacının çıkarlarını zedeleyeceği ve bunun da dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı şirketin 02/…/2014 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında sermaye artırımına yönelik gündemin 6. maddesinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sermaye artırım kararının alındığı genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirketin %… ortağı olduğunu, sermaye artırım kararının sahip olduğu hisse oranını azaltmak için yapıldığını ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise …’da faaliyet gösteren şirketin zincir marketler biçiminde ticari faaliyetini yürüttüğünü, genel merkezi dışında 9 adet şubesi ve 1 adet deposu bulunduğunu, şirkette 198 kişinin çalıştığını, sermaye artırımının şirketin geldiği ticari hacim büyüklüğünün zorunlu bir sonucu olduğunu savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise 1998 yılında kurulmuş olan davalı şirketin sürekli bir gelişim gösterdiği, şirketin kuruluşundan beri sermaye artırımı yapılmadığı, faaliyetlerine göre sermayesinin küçük kaldığı, kredi kullanmadığı, şirketin 2009 yılında varlık/öz kaynak oranının %44 iken, bu oranın 2015 yılında %…’e gerilediği, sermayenin 1.500.000TL’ye yükseltilmesi halinde öz sermaye oranının %… civarında makul bir seviyeye ulaşacağı bildirilmiştir.
Davalı şirketin 02…..2015 tarihinde yapılan ve iptali talep edilen genel kurul kararı incelendiğinde, şirket sermayesinin ….000 TL’den 1.500.000 TL’ye çıkartılmasına, artırılan 1.490.000 TL’nin 418.722 TL’sinin iç kaynaklardan, kalan 1.050.000 TL’nin ise ortaklar tarafından nakten karşılanmasına karar verildiği görülmüştür. Bu durumda Mahkemece de kabul edildiği üzere davalı şirketin sermaye artırımına gitmesi yerinde olduğu gibi artırılan miktar bilirkişi raporuna göre de makul seviyededir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/16 Esas, 2015/134 Karar sayılı kararı ve Dairemizin 05.05.2016 tarih,
2015/10814 Esas, 2016/5122 Karar sayılı onama ilamı emsal alınarak sermaye artırım şartları oluşmuş ise de davacı ortağın hisse oranının çok aza düşürecek düzeyde bir artışın davacının çıkarlarını zedeleyeceği ve bunun da dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararını kaldırmış ise de emsal alınan karada da belirtildiği üzere davalı şirketin 2010 yılı itibariyle sermayesi ….500.000 TL’ye çıkartılmış olup, bilirkişiler 2010 yılı itibariyle bu sermaye artırımının şirketin çıkarları ve ihtiyaçları açısından zorunlu olmadığını, 1.000.000 TL’ye çıkartılması halinde bu miktarın şirketin gerekli ihtiyaçlarını sağlar nitelikte olduğunu, gerekli olmamasına rağmen bu miktar artırılmasının ortağın çıkarlarını zedeleyeceğini belirtilmiş ve buna dayalı verilen karar Dairemiz tarafından onanmıştır. Davalı şirket bundan 5 yıl sonra dava konusu genel kurulu yapmış olup, İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince itibar edilen rapora göre de sermayenin 1.500.000 TL’ye çıkartılmasının zorunluluk haline geldiğinin anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/…. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, …/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.