Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/5107 E. 2019/5001 K. 01.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5107
KARAR NO : 2019/5001
KARAR TARİHİ : 01.07.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07/06/2017 tarih ve 2014/1102-2017/511 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı-birleşen davalı şirket vekili, davlı-birleşen davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-birleşen davalı vekili, davalı-birleşen davacının halen müvekkilinin %40 payına sahip olduğunu yapılan bütün sözlü ve yazılı uyarıya rağmen payına tekabül eden 2.000.000,00 TL’ sermaye borcunu ödemediğini, davalı-birleşen davacının hisselerini devraldığı eski şirket ortağı Kutbettin Gültekin’in de şirkete olan sermaye borcunu ödemediğini, sermaye borcunun tahsili amacıyla davalı …’e Beyoğlu 10. Noterliği’nce 09.12.2011 ve 16.12.2011 tarihli uyarıların tebliğine rağmen yine sermaye borcun ödenmediğini, şirket ortaklığından çıkarılması hususunda 20.06.2012 tarihinde ortaklar kurulu toplantısı yapılmasına karar verildiğini, gündemin davalıya tebliğ edildiğini, sermaye borcunun ödenmemesi nedeniyle şirket faaliyetlerinin güçlükle sağlandığını, müvekkili…’nun şirkete verdiği borçlar ile araç gereç katkılarıyla şirketin yürüdüğünü ileri sürerek sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davalı-birleşen davacının şirket ortaklığından çıkarılmasını, davalı-birleşen davacıya ait olan %40 payın müvekkili devrini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili salt sermaye borcunun ödenmemesi nedeniyle ortaklıktan çıkartılabilmek için usulüne uygun alınmış bir sermaye artırım kararı, sermayenin ne zaman ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin alınmış bir ortaklar kurulu kararı, çıkartılması istenen ortağa sermaye borcunun olduğunu bildirmesi ve artırılan sermayenin ödenmemesinin şirketi zor duruma düşürmesi, bunun yanında usulüne uygun ihtarnamelerin gönderilmesi gerektiğini, iki ihtar koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle ortaklıktan çıkarılma kararının usule uygun olmadığını, şirketin borçlu görünse de artı değerde olduğunu, şirket ortağı …’nun %55 hisse sahibi olması sonrasında şirkete girişinin engellendiğini ve şirket hakkında bilgi verilmediğini, kötü niyetli davranışlara son verilmesi için gönderilen ihtarnameye verilen cevapta sermaye borcunun ödenmesinin istenildiğini, müvekkilinin sermaye borcunun bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini, aksi halde müvekkiline ait hisselerin değerinin ve kar payının hesaplanarak müvekkiline ödenmesini talep etmiş, birleşen davada, müvekkiline şirket faaliyetleri hakkında bilgi verilmediğini, taahhüt edilen sermayenin ödenip ödenmediğini bilmediğini, şirket ortakları tarafından yanlış yönlendirilerek kandırıldığını, şirketin mali durumu ve diğer hususlar hakkında bilgi sahibi olmadığından müvekkilinin sermaye borcunu ödeyerek daha fazla zarar etmek istemediğini, muhasebe kayıtlarının hileli tutulduğunu, şirketin hiç bir ortağının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, ortaklar arası eşit işlem ilkesine aykırı hareket edildiğini, şirketin kuruluş sermayesi olan 30.000,00TL’nin tamamının ödendiğini, müvekkilinin ortaklıktan çıkmak için haklı nedenlerinin bulunduğunu ileri sürerek müvekkilinin davacı-birleşen davalı şirketin ortaklığından çıkarılmasını, ayrılık akçesi, kar payının tahsilini ve diğer tüm ortaklık haklarının teslimini talep ve dava etmiş, 07.06.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 100.000,00TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; 30.11.2016 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak asıl dava yönünden davalı-birleşen davacının sermaye borcunu ödememesi nedeni ile iki haklı ihtara muhatap olduğu, iş bu ihtarnamelere binaen e.TTK hükümlerine göre genel kurul kararı ile ihracına karar verildiği, bu bağlamda davalı-birleşen davacının daha önce genel kurul tarafından usulüne uygun olarak ihraç edildiği dikkate alınarak bu hususun tespiti yönünde karar verilmesi gerektiği, davalının ödemiş olduğu sermaye payına göre isteyeceği çıkma payının 23.939,95 TL olduğu, birleşen dava yönünden davalı-birleşen davacının davacı şirketten çıkmasını gerektirir haklı nedenin bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle genel kurul kararıyla davalı-birleşen davacının ihracına karar verildiği, davacı… yönünden bozma ilamından önce verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalı-birleşen davacının şirket ortaklığından çıkarıldığının tespitine, hissesinin davacı-birleşen davalı şirkete devrine, 23.939,95TL çıkma payının karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davacı-birleşen davalıdan tahsiline, davacı… yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-birleşen davalı şirket vekili, davalı-birleşen davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-birleşen davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle birleşen dava ile ilgili hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-) Asıl dava bakımından davalı-birleşen davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, asıl dava, davalı-birleşen davacının limited şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davalı-birleşen davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarıldığının tespitiyle hesaplanan ayrılma akçesinin davalı-birleşen davacı şirketten tahsiline karar verilmiştir. Ancak davalı-birleşen davacı ortağın, şirketin 20.06.2012 tarihli 2012/03 sayılı ortaklar kurulu kararıyla sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle ıskatına karar verildiği, toplantıya davalı-birleşen davacı vekilinin katıldığı, toplantı tutanağını imzadan imtina ettiği, anılan ortaklar kurulu kararının iptali için herhangi bir talepte bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, hali hazırda davalı-birleşen davacı ortağın ıskatına karar verildiği göz önüne alınıp davacı-birleşen davalı şirketin iş bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı kabul edilerek asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bozma sebep ve şekline göre, tarafların asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddiyle birleşen dava ile ilgili hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazının kabulüyle asıl davada verilen hükmün davalı-birleşen davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı birleşen davaya yönelik alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davada davalı şirkete iadesine, 01/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.