Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4721 E. 2019/1298 K. 19.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4721
KARAR NO : 2019/1298
KARAR TARİHİ : 19.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/…/2016 tarih ve 2015/275 E. – 2016/487 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen …/07/2017 tarih ve 2017/662- 2017/704 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “ZORLU” ibaresinden oluşan tanınmış markalar ile “zorlu+şekil”, “zorlu port”, “zorlu gayrimenkul”, “zorlu centre”, “zorlu çenter avm+şekil”, “zorlu çenter ofis+şekil” ibareli diğer markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “ZORLULAR” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2013/32532 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, davalı … …’nın 2015/M-3094 sayılı kararı ile 35. sınıf için kısmen kabul ederek, tescil işlemlerinin 43. sınıfta yer alan hizmetler yönünden devamına karar verdiğini, davalının “ZORLULAR” ibareli başvurusunda kelimenin sonunda yer alan “LAR” ekinin kelimeyi çoğul hale getirdiğini, ancak ayırt edicilikten yoksun olduğunu, davalı markasında yer alan karakteristik “Z” şeklinin davalı markasını müvekkilinin markalarından uzaklaştırmadığını, dava konusu markayı gören tüketicilerin bu markayı müvekkilinin markalarının serisi niteliğinde algılamasının muhtemel olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış hale geldiğini, bu nedenle davalı markası ile müvekkili şirkete ait olan markaların tüketici kitlelerinin farklı olmasının da bu durumu değiştirmeyeceğini, dava konusu başvurunun müvekkiline ait tanınmış markaların itibarına zarar vereceğini, ayırt edici niteliğini zedeleyeceğini veya markalardan haksız bir yarar sağlayacağını, 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi uyarınca da müvekkilinin ticaret unvanı olan “ZORLUTEKS” ibaresinde vurgunun “ZORLU” ibaresinin üzerinde olduğunu, davacı başvurusunun tescil edilmesi halinde, müvekkilinin ticaret unvanı ile karıştırılma ihtimalinin de bulunduğunu ileri sürerek davalı … …’nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve Marka Kurumu vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markaların benzer olmadığını, müvekkili şirketin sahibinin soyadının “ZORLU” olduğunu, bu nedenle “ZORLULAR” markasını kullandığını, taraf markalarının emtia listelerinin birbirinden farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre,davacı markaları ile davalı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimalinin olmadığı, davalı markası açısından 556 sayılı KHK.’nın 8/4. veya 8/5. maddelerinden kaynaklanan tescil engelinin bulunmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunsa da, davalı şirketin marka tescil başvurusunda yer alan 43. sınıf “Yiyecek içecek sağlanması, geçici konaklama, gündüz bakım evi (kreş), hayvan bakım evleri hizmetlerinin” davacının itirazında dayandığı markalarının tescilli olduğu emtialardan tamamen farklı bulunmasına, davacının ticaret unvanını 43. sınıf hizmetler yönünden kullanımına rastlanmadığının ve 556 sayılı KHK.’nın 8/5. maddesindeki koşulların davacı yararına oluşmadığının, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda belirlenmiş olmasına, yine davacı markalarının tekstil ve döşemelik kumaşlar sektöründe tanınmış bulunsa da 43. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin koşullarının davacı yararına oluşmadığının da aynı bilirkişi raporunda tespit edilmiş olmasına, 43. sınıf hizmetler yönünden davacı markasının aynı nedenlerle tescil engeli oluşturmayacağının, Yargıtay 11. HD.’nin 02.07.2012 gün ve 2011/4383 E.-2012/11672 K. sayılı ilamı ile de kabul edilmiş bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, …/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.