Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4653 E. 2019/3747 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4653
KARAR NO : 2019/3747
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29/12/2016 tarih ve 2015/1008 E. – 2016/1025 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/07/2017 tarih ve 2017/300-2017/404 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.05.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. İ… dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette % 48,8 oranında ve 258.749.896 adet paya sahip olduğunu, davalı şirketin 29.07.2015 tarihli, 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4, 5 ve 6. gündem maddelerinin kanuna, esas sözleşme hükümlerine, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olmayıp, iptalini gerektirir bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 29/07/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu kararın yönetim kurulu üyeleri Sitare Leyla Acar ve Esra Acar’ın ibra edilmelerine ilişkin kısmının yoklukla malul olduğunun tespiti ile iptaline, 4 nolu kararın denetçi Olcay Kamil Toros’un ibrasına ilişkin kısmının iptali talebinin reddine, yönetim kurulu üyeleri ve denetçiye ücret ödenmesine ilişkin 5 nolu kararın iptaline, 6 nolu kararın yönetim kurulu üyesi Esra Acar’a TTK’nın 395 ve 396. maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin kısmının yokluk sebebiyle iptaline, 6 nolu kararın yönetim kurulu üyesi Sitare Leyla Acar’la ilgili kısmının iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 4 nolu gündem maddesi ile alınan kararda denetçi ibrası da söz konusu olup, dava dilekçesinde 4 nolu maddenin iptalinin istendiği, 6 nolu genel kurul kararının Sitre Leyla Acar yönündende iptali talebinin TTK 436/1 maddesinde “pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu” açık düzenlemesi ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi kapsamında yerinde olmadığı, tarafların yakınlık derecesini gösterir nufus kayıtları, genel kurul hazurun cetveli, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında 4,5 nolu kararların iptali ve yine 6 nolu genel kurul kararının yönetim kurulu üyesi Esra Acar yönünden iptaline yönelik ilk Derece Mahkemesince TTK 445 ve TTK 436 maddesindeki yasal düzenlemeye göre kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden buna yönelik istinaf isteminin de yerinde olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Dava, davalı şirketin 29.7.2015 tarihli, 2014 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 4, 5 ve 6 no’lu gündem maddelerinin iptali istemine ilişkindir. Dava konusu genel kurul toplantısının 5 no’lu gündem maddesi ile, yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılarının her birine yıllık/brüt 96.000,00 TL ve yönetim kurulu üyelerinin her birine yıllık brüt 6.000,00 TL, denetçiye yıllık brüt 6.000,00 TL ücret ödenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan bilirkişi raporunda, kararın yasaya ve şirket esas sözleşmesine aykırılık teşkil etmemekle birlikte objektif iyiniyet kuralları bakımından da bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, davalı şirketin 2014 yılında oluşan 8.822,52 TL’lik kârının şirket karlılığının sürdürülebilmesi ve kredilerinin azaltılabilmesi amacıyla şirket bünyesinde tutulmasına karar verilen bir genel kurulda davalı şirket yönetim kurulu üyelerine ödenmesi kabul edilen ücretlerin pay sahipleri arasında eşitsizlik yarattığı, çoğunluğun gücünü kötüye kullanarak azlığın menfaatlerinin ihlaline yol açtığı zira, bu yolla çoğunluğu elinde bulunduran ve aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin kârın dağıtılmaması kararından etkilenmediği, yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahiplerine nazaran kendilerini daha avantajlı konuma getirdikleri bu durumun objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu belirtilmiş, ilk derece ve istinaf mahkemesince de anılan görüş benimsenerek hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
Ancak, huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi, aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise, şirketin mali yapısı, bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulu ve denetçilerin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yönetici ve denetçilerin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip, şirketin kapasitesi gözetilerek aynı sektörde faaliyet gösteren benzer büyüklükteki emsal şirketlerin yaptıkları ödemeler de nazara alınıp, bilirkişi incelemesi ile açıklanan şekilde araştırma ve değerlendirme yapılarak tespit edilmesi ve bunlara kıyasla bir kanaat oluşturulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.