Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4619 E. 2019/1541 K. 25.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4619
KARAR NO : 2019/1541
KARAR TARİHİ : 25.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … … 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/02/2017 tarih ve 2016/265 E- 2017/119 K.sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nce verilen 01/06/2017 tarih ve 2017/254-2017/253 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp,düşünüldü:
Davacı vekili özetle, davalı şirketin ….01.2012 tarihinde tescil ve ilan edildiğini, şirketin kuruluşunda müvekkilinin %… pay sahibi olduğunu, müvekkilinin kuruluştan itibaren YK üyesi olduğu ve aynı zamanda Proje Yönetim Direktörü olarak da görev yaptığı, son yıllarda ortaklığın müvekkili için çekilmez bir hal aldığını, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan ve münferit imza ile temsil yetkisi bulunan …’nin müvekkiline sözlü veya e-mail yolu ile sürekli olarak kredi bulmak amacıyla teminat göstermesini, göstermediği takdirde sermaye artışı yapılacağını, azınlık haklarını kaybetmek istemiyorsa şirkete nakit para koyması gerektiğini belirttiğini, ancak hiçbir genel kurulda sermaye artışına ilişkin bir gündem maddesi olmadığını ve bununla ilgili olağanüstü genel kurul çağrısı da yapılmadığını, şirketin mali durumundan haberi olmayan ve hiç kâr payı almayan müvekkilinden şirketin yönetimi ve mali durumu hakkında söz sahibi olan ortaklarla aynı oranda teminat istenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ortakların her fırsatta yazılı ve sözlü olarak kendilerinin bu teminatları verdiğini ve bu nedenle müvekkilin de vermesi gerektiğini belirtmelerine rağmen bu teminatların hangi fınans kuruluşuna ne şartlarda verileceğini söylemekten kaçındıklarını, şirket ortaklarının müvekkilinin kanundan kaynaklanan haklarını dahi kullanmasına izin vermediklerini, hisselerini şirkete zarar vermeden değeri karşılığında devrederek ayrılmak istediğini, şirket hisselerinin satışı için gerekli süreci başlatmak üzere … 9. Noterliğinden 11.01.2016 tarihli ve 00717 numaralı ihtarnameyi keşide ederek ana sözleşmenin 8. maddesinin gereğini talep ettiğini, ancak …ve ….’ın hisseleri almak istemediklerini cevap ihtar ile bildirdiklerini, zamanında yapılmayan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısının alelacele 2016 Ocak ayı içerisinde yapıldığını ve çoğunluk kararı ile müvekkilinin Yönetim Kurulu üyeliğinden çıkarıldığını, şirket bilançolarının müvekkilinden saklanması üzerine müvekkilinin … 20. Noterliğinin …/01/2016 tarihli ve 00602 yevmiye numaralı ihtarı ile onaylı geçici mizan ve Rönesans ile yapılan sözleşmenin bir suretini talep ettiğini, ancak YK üyesi olmadığı gerekçesi ile talebinin reddedildiğini, müvekkilinin …’nın 638/…. maddesi gereğince haklı sebeple şirket ortaklığından ayrılmasına, bu süreçte müvekkilinin ortaklıktan doğan borçlarının tümünün dondurulmasına ve müvekkilinin durumunun ve alacaklarının teminat altına
alınmasına, şirket ayrılma payının tespiti ile şirket mal varlığından ödenmesine, şirketin red değerinin tespitine, tüm bu taleplerin şirket mali durumu nedeni ile mümkün olmaması halinde şirketin 531. madde gereğince haklı sebeple feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkili şirket unvanının Limited Şirket şeklinde gösterildiğini, AŞ olduğunu sebeple davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların …’nın m. 638/… yasa hükmüne dayandırıldığını ve bu hükmün limited şirketlerde uygulama alanı bulduğunu, müvekkili şirket anonim şirket olduğundan davacının dava sebebi olarak gösterdiği kanun maddesi uygulama alanı bulamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının şirketin kurulduğu tarihten 2012-2016 tarihine kadar olan süre boyunca YK üyeliğini sürdürdüğünü ve bu süreçte alınan tüm kararlarda onayı ve imzasının mevcut bulunduğunu, şirket bilançolarının kendisine gösterilmediği, konular hakkında bilgisi olmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının fabrika inşaatı yatırım kararına bizzat imza attığını, bu denli büyük bir yatırımın tamamlanabilmesi için kendisinden istenenin diğer tüm ortaklardan istenenden farklı bir şey olmadığını, toplam 16-… milyon TL’ye mal olacağı başından beri tüm ortaklarca öngörülen ve bilinen yatırımın sadece mevcut 1.000.000 TL ödenmiş sermaye parası ile yapılamayacağının aşikar olduğunu, davacının şirket yönetimi ve mali durumu hakkında söz sahibi olan ortaklarla kendisinden aynı oranda teminat istendiği iddiasının asılsız olduğunu, şirket ortaklarından Alaaddin Yalçın tarafından gönderilen e-mailin altında yer verilen tabloda hangi ortağın hissesi nispetinde hangi tutarda ipotek vermesi gerektiğinin belirtildiğini, bu tablo incelendiğinde toplam 6.000.000 TL’lik gayrimenkul havuzu oluşturulması gerektiği ve davacıdan da %… hissesi nispetinde 600.000 TL’lik gayrimenkul ipoteği istendiğinin görüleceğini, davacının müvekkili şirket ortaklarından….’nin teminat olarak gösterdiği gayrimenkulleri nasıl elde ettiği hususundaki iddialarını kanıtlayacak bir delil ikame etmediğini, sürekli olarak şirket aleyhine davalar açmaksuretiyle gerçeğe aykırı beyanlarla şirket içi huzuru bozmaya çalıştığını, davacının ortaklıktan çıkma hakkının bulunmadığını, çıkma hakkının var olduğu düşünülse bile haklı sebep bulunmadığını açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirkette %… oranında hissesi bulunan davacının davalı şirketin 2012-2013-2014 ve 2015 yıllarında imza yetkilisi olarak YK üyeliğine seçildiği, son yapılan 20/01/2016 tarihli genel kurulda yönetim kuruluna seçilemediği, yönetim kurulu üyeliği bittikten yaklaşık 40 gün sonra yönetimde söz sahibi olmadığını, hesapları bilmediğini ileri sürerek şirketin feshini talep ettiği, kendisine bilgi verilmediği iddialarının şirkette bulunduğu konum ve yetkisi ile bağdaşmadığından, yatırım aşamasında olan dolayısıyla düşük kâr etmesi olağan olan davalı şirketin feshini gerektirecek haklı neden bulunmadığı, davacını haklı nedenleri kanıtlayacak somut gerekçe ve delil sunamadığı tüm dosyadan anlaşılmış ve böylece faaliyetlerini sürdüren davalı şirketin fesih şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davacının 20.1.2016 tarihinde yapılan davalı şirketin genel kurul toplantısında YK üyeliğine seçilemediği , şirketin kuruluşundan itibaren 4 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliği yaptığı, 4 yıl boyunca alınan tüm genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının davacının da katılımı ile oy birliği ile alındığı, davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirildiği 20/01/2016 tarihli genel kurul toplantısında dahi huzur hakkı, kâr payı dağıtılmama gibi kararlara olumlu oy kullandığı, anonim şirketlerde feshi düzenleyen …’nın 531. maddesine göre haklı sebeplerin varlığı halinde, sermayenin en az 1/… temsil eden pay sahiplerinin şirketin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde şirketin feshini isteyebileceği, mahkemece yapılan incelemede haklı sebeplerin varlığı halinde fesih yerine ortağın karar tarihine en yakın tarih itibariyle payını hesap ederek ortaklıktan çıkmasına yada kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği düzenlenmiş olması karşısında ortaklıktan çıkma kararı verilebilmesi için de şirketin feshi şartlarının mevcut bulunması gerektiği, somut olayda davacı tarafça ileri sürülen sebeplerin hiçbiri şirketin feshi için haklı sebep olarak kabul edilebilir görülmediği, her ne kadar davacı vekili bilirkişi incelemesinin yokluklarında yapıldığını bildirerek bu hususu da istinaf sebebi yapmış ise de bilirkişi incelemesine karar verildiği duruşmalarda bizzat hazır bulunduğu, inceleme gününden
haberdar olduğu göz önüne alındığında bu sebebin de yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, …/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.