Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4427 E. 2019/4060 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4427
KARAR NO : 2019/4060
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/05/2015 gün ve 2014/1550 – 2015/223 sayılı kararı onama Daire’nin 27/02/2017 gün ve 2016/971 – 2017/1113 sayılı kararı aleyhinde davacı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 35. numaralı kasayı kiraladığını, davalı tarafından başka bir kişiye ait olduğu zannedilerek hatalı bir şekilde müvekkilinin bilgisi ve izni olmaksızın kasa kilidinin kırıldığı ve kasa içerisindekilerin bir üçüncü kişiye teslim edildiğini, üçüncü kişinin daha sonra kasanın içerisindekilerin kendisine ait olmadığını bildirerek bankaya iade ettiği, bu konuda tutulan tutanağın müvekkiline gösterilmediği, müvekkilinin kiraladığı kasanın içerisinde kendisine ve eşine ait özel eşyaların bulunduğu, eşinin ünlü bir gazeteci ve televizyoncu olduğunu, kendisinin eşini davalı bankadan kasa kiralamak için ikna ettiğini, daha sonra hadise yaşanınca eşi ile tartıştığını ve eşine karşı mahçup olduğunu, özel eşyalarının davalı banka tarafından başkasına verilmesinin kabul edilemez nitelikte bulunduğu iddia ederek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 27,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 389,49 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 22/05/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

1- Dava, bankacılık sözleşmesine aykırılık ve haksız fiil sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
2- Somut olayda, davacının davalı banka nezdinde kasa kiraladığı, kayıtlarını yeteri kadar kontrol etmeyen davalı bankanın kasanın başkasına ait olduğunu zannederek kilidini kırdığı ve içerisindeki eşyaları, davacıyla alakası olmayan üçüncü kişilere teslim ettiği, o kişinin bilahare aradan 13 gün geçtikten sonra bu eşyaların kendisine ait olmadığını söyleyerek bankaya geri getirdiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
3- Mahkemece, davacının olayda manevi zararının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4- Bankacılık Kanunu’nun m. 73 uyarınca bankaların müşterilerine ait sırları saklama yükümlülüğü bulunmaktadır. Kiralık kasa, günlük hayatta müşterilerin kendilerince özel maddi değeri olan veya olmayan eşyaların saklandığı güvenli saklama yerleridir. Türk Borçlar Kanunu m. 115 te de ifade olunduğu üzere, uzmanlık gerektiren meslek dallarında, borçlunun yüksek ve ağırlaştırılmış özen borcu bulunmaktadır. Bu mesleklerin başında da bankacılık gelmektedir.
5- Özel hayatın gizliliği, 1982 Anayasası’nın 20.maddesinde açıkça korunacak temel insan hakları arasında sayılmıştır. Somut olayda, davacıya ait kiralık kasanın, davacının haberi olmaksızın davalı banka tarafından izinsiz olarak kilidi kırılmak suretiyle açıldığı, bu esnada tutulan tutanağın dosyaya sunulmadığı, kiralık kasada bulunan eşyaların gerek banka çalışanları tarafından, gerekse de alakası olmayan üçüncü kişiye verilmek ve 13 gün süreyle elde tutularak onun tarafından görülmesi sağlanmak suretiyle, davacının manevi kişiliğinin zarar görmesine yol açıldığı, davacının böyle bir olayda ayrıca zararını ispat etmesinin gerekmediği kanaatinde olduğumdan, davanın reddine dair yerel mahkeme kararını onayan Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyorum.