Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4272 E. 2019/1398 K. 20.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4272
KARAR NO : 2019/1398
KARAR TARİHİ : 20.02.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/05/2017 tarih ve 2014/977-2017/392 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı şirketler vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ ….279 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici …/…. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, …, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını, …’nın 336. maddesi uyarınca yönetim kurulu başkanı olan davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı ile müvekkili arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketler vekili, davacının ortak olduğunu, hile iddialarının doğru olmadığını, davacının talebinin zamanaşıma uğradığını, müvekkilleri tarafından ortaklık durum belgesi ya da tahsilat makbuzu düzenlenmediğini, davacının doğrudan bir zararının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararı, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların yüksek faiz vaadiyle davacının kendilerine para yatırmasını sağladıkları, bu durumdan doğan sorumluluklarına karşı davalıların zamanaşımı def’ini ileri sürmelerinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, davalı tüzel kişilerin birbirlerinden ayrıksı durumlarının olmadığı, yöneticilerin de … 332/son maddesine göre sorumlu oldukları, davacının davalı şirketlere yatırmış olduğu toplam 300.469 EURO’dan 9.840 EURO ödemenin düşülerek 290.629 EURO’nun dava tarihindeki kur karşılığı olan tutarın davalıların borcu olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 5.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Kararı, davalı şirketlerin vekili ve davacı vekili (katılma yoluyla) temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirketler vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı şirketler vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 256,16 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketlerden alınmasına, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.