Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4264 E. 2019/1216 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4264
KARAR NO : 2019/1216
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen …/11/2016 tarih ve 2014/236 E. – 2016/912 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nce verilen 18/05/2017 tarih ve 2017/149-2017/207 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ve davalının 03/04/2013 tarihinde,… Kaplama Metal San. ve Tic. Ltd. Şti.’yi kurduklarını, şirketin toplam sermayesinin 150.000 TL olduğunu, 6000 hisseye ayrılan sermayenin 2400 paya karşılık gelen 60.000 TL tutarının davacıya, 36000 paya karşılık gelen 90.000 TL tutarının ise davalıya ait olduğunu, şirket müdürü olan davalının şirketin kuruluşundan itibaren şirketin faaliyetleri, elde ettiği kazanç miktarı ve faaliyetlerinden doğan borçları hakkında davacıya bilgi vermediğini, herhangi bir kâr payı ödenmediğini, davalının elde edilen kazançları kendi şahsi ihtiyaçları için kullandığının öğrenildiğini, noterden çekilen ihtarnameyle şirketin faaliyetleri, kazanç miktarı ve borçlarına ilişkin ayrıntılı bilgi verilmesi, hisselerin davalı tarafından satın alınması ve kâr payının ödenmesi taleplerinin 28/11/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının bu ihtarnameye karşılık olarak çektiği …/…/2013 tarihli ihtarnameyle davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı ve eşinin her durumda bilgilendirilerek onayları alındıktan sonra faaliyetlerin yürütüldüğünü, şirketin kâr etmediğini, davacının sahip olduğu hissesinin bedeli için belirlenen miktarın kendisine bildirilmesini talep ettiğini ileri sürerek şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, limited şirketin feshinde davalı olarak şirket tüzel kişiliğinin gösterilmesi gerektiğini, bu nedenle husumet itirazları olduğunu, davanın zamanında açılmadığını, zamanaşımı itirazları olduğunu, şirketin feshi için haklı neden olmadığını, gönderilen ihtarname ile şirketin mali durumunu gösterir evrakların davacı tarafa iletildiğini, davalı tarafa bilgi verilmeye hazır olduğunun bildirildiği, davacının ortak olarak yalnızca kâr payı hakkı değil aynı zamanda ortaklık borçlarına katılma borcu da bulunduğu halde davacı tarafın bunu yerine getirmediğini, davacının şirket hissesini devralma konusunda bedel bildirilmesi istenmesine rağmen bedelin bildirilmediğini, davacının ortaklık payını devrederek ortalıktan ayrılma hakkı var iken şirketin feshini talep etmesinin davanın kötüniyetle açıldığını ortaya koyduğunu savunarak davanın reddine, aksi kanaat halinde ise davacının pay değerinin hesaplanarak ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, fesih yerine ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine veya diğer bir çözüme hükmedilmesi mümkün ise de bu çözümlerin değerlendirilmesi için şirketin faal olması ve devamında diğer ortak ve ekonomi açısından fayda bulunması gerektiği, şirketin makine ve araçlarının elden çıkarılması nedeniyle şirketin faaliyet gösterip kar elde etme imkanı ve sözleşmedeki amacını gerçekleştirme imkanı kalmadığı, şirketin kurulduğu yıldan bu yana kar payı dağıtmadığı, davalı tarafından şirketin yurtdışı faaliyeti olmamasına rağmen … dışına para transferi yapıldığı, bu transferin yüklü miktarda olduğu, şirket kayıtlarında 471.808,… TL yol gideri adı altında gider gösterildiği, şirket kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, şirketin kötü yönetildiği gerekçeleriyle davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nce, şirketin demirbaş ve malzemelerin satılarak faaliyetinin durdurulduğu, iş yerinin boşaltıldığı, bu haliyle şirketin faaliyetine devam edemediği, bu şartlarda şirketin hayatiyetini sürdürmesi ve gelir elde edip borçlarını ödemesinin mümkün olmayacağı, şirketin faaliyetine son vermekle fiilen tasfiye durumuna geçtiği, başkaca bir malvarlığı bulunmadığı, şirketin davalı ve şirket müdürü olan …’a 230.961,52 TL borçlandığı hususları göz önüne alındığında … 636.maddesindeki haklı fesih sebeplerinin oluştuğu ve … 636. maddesinde düzenlenen diğer tedbirlerin uygulanması ihtimalinin de ortadan kalktığı, şirketin her iki ortağının da davada taraf olması nedeniyle ayrıca davanın şirkete yöneltilmesinin gerekmediği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 18/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.