Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4262 E. 2019/1320 K. 19.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4262
KARAR NO : 2019/1320
KARAR TARİHİ : 19.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen …/01/2017 tarih ve 2015/196 E.- 2017/… K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince verilen …/05/2017 tarih ve 2017/240-2017/233 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı …’in kardeş olduğunu, 28/…/2007 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, gerçekte ortaklık paylarının eşit olmasına rağmen resmiyette davacıya % 5, davalıya % 95 pay verildiğini, davacının şirket kuruluşunda taşınmaz satışı yaparak % 50 sermaye koyduğunu, sonradan kalan % 45 payın devrini talep etmelerine rağmen bu devrin yapılmadığını, kâr payının dağıtılmadığını, kâr payı dağıtılmamasına rağmen davalı …’in aynı dönemde bir çok değerli taşınmaz satın aldığını, şirket hesabından kendi nam ve hesabına paralar çektiğini, bu durumun aslen şirketin kâr payı dağıttığına delil olduğunu, davalı müdür …’in şirketin içini boşalttığını, şirket ticari kayıtlarında yer almayan sahte faturalar ile şirket üzerinden vergi ziyaı oluşturup düşük vergiler ödendiğini, davalı …’in şirket menfaatine aykırı olarak şahıs firması şeklinde başka bir firma kurduğunu, bu durumun açıkça haksız rekabet oluşturduğunu, davalı …’in müvekkilinin bilgi ve rızası dışında şirket sermayesini artırdığını ve bu artış ile …’in şirkette alacaklı konuma geçtiğini, müvekkilinin şirkete ileride iade almak üzere 117.000,00 TL verdiğini, bu bedelin davalı … tarafından şirketten aldırılıp sanki müvekkiline iade edilmiş gibi gösterildiğini, bu konu ile ilgili olarak açtıkları … …. Asliye Hukuk Mahkemesinde halen derdest olan 2015/50 Esas sayılı dosya bulunduğunu ileri sürerek davalı şirketin müdürü …’in müdürlükten azlini, davacının payının davalı şirkette % 50 olduğunun tespiti ve tescilini, 50.000,00 TL bedelli kâr payının davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının kağıt üzerinde ortak olduğunu, şirketin kurulduğu dönemde tek ortakla şirket kurulamadığından davacıya % 5 hisse verilerek şirketin kurulduğunu, davacının taşınmaz satarak ortak olduğu iddiasının gerçek olmadığını, verdiğini iddia ettiği ortaklık bedelinin ödendiği ile ilgili makbuzları ibraz etmesi gerektiğini, davalı şirket ile …’in kurduğu Şayir Kurumsal Dağıtım Hizmetleri A.Ş’nin iştigal konularının aynı olmadığını, bu nedenle haksız rekabetin söz konusu olmadığını, müvekkili …’in taşınmaz sahibi olmasının şirketi yönetmesi ile ilgisi olmadığını, sundukları YMM kayıtlarında da şirketin …’e ödemesinin olmadığının görüleceğini, davacının şirketin işleri ile de ilgilenmediğini, kişisel husumetten dolayı davalılara zarar vermek amacıyla bu tür iddialarda bulunduğunu, müdürün azli konusunda şirkete husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının şirketin kuruluşunda % 5 pay sahibi olduğu ve bunun gerçekte % 50 pay olduğu hususunda yazılı hiçbir delilin sunulmadığı, davalı şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile kanunlar ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerine ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketi iyi yönetmek için gerekli yeteneği kaybettiği hususunun tespit edilemediği, ayrıca …’nın 616. madde gereğince kâr payı dağıtılmasının ortaklar kurulunun münhasıran yetkisinde olduğu, genel kurulun yetkisinde ve devredilemez olan bir konuda hiç karar alınmamış iken mahkemenin genel kurulun yerine geçerek bu konuda karar almasının mümkün olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, somut uyuşmazlıkta kâr payı dağıtımı konusunun genel kurulun devredilmez yetkileri arasında bulunduğu, mahkemenin genel kurulun yerine geçerek mahkemenin böyle bir konuda karar vermesinin yerinde olmadığı, davacının şirketin kuruluş belgesi olan ana sözleşmesine göre şirkette %5 oranında ortaklık payına sahip olduğu ve bu kaydın aksine dosyaya aynı kuvvette yazılı belge sunmadığı, her ne kadar davacı vekili şirkette %50 paya sahip olduğu yönünde tanık dinletmek istediğini ve tanıklarının haksız olarak ilk derece mahkemesince dinletilmediğini iddia etmiş ise de HMK’nın 203. hükmü gereğince taraflar kardeş olmakla birlikte şirket ana sözleşmesi ile tarafların şirketteki pay durumu senede bağlandığından senede bağlanmış hususlarda tanıkla ispat imkanı bulunmadığı, davalı şirket müdürünün sunulan delillere göre özen ve bağlılık yükümü ile kanunlar ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketi iyi yönetmek için gerekli yeteneği kaybettiği yönünde dosya kapsamına göre gerekli belge ve bilgi bulunmadığı gerekçeleri ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde davacının davalılardan şirkete karşı yöneltmiş olduğu ve şirket ortaklık payının hissesinin % 50 olduğunun tespiti ve kâr payının tahsiline yönelik talepler bakımından İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu taleplere yönelik dava kesimi bakımından onanmasına karar vermek gerekmiştir.
…-Yukarıda belirtilen talepler dışında, davacı tarafından davalı şirket müdürü olan diğer davalı …’in haklı nedenlere dayalı olarak şirket müdürlüğünden azli talep edilmektedir. İlk Derece Mahkemesi tarafından bu konudaki istem doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, şirkete ait ticari defterlerin usul dairesinde tutulmadığı, aynı zamanda şirket ortağı olan davalı müdürün bizzat ödemesi gereken sermaye payını ödemediğine ilişkin tespitlere ulaşılmış olduğu gibi, davacının diğer davalı şirketin defterlerinde sürekli zararda gösterilmiş olmasının müspet verilere dayanmadığı, özellikle bayisi olduğu şirkete bildirdiği bilanço rakamları ile bilanço rakamları arasında fark olduğu yolundaki iddiaları çerçevesinde araştırılmasını istediği hususlardaki tüm deliller dosyaya kazandırılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacının azil istemi bakımından eksik inceleme ile hüküm kurulması sebebiyle, İstinaf Mahkemesince azil istemi bakımından verilen karara karşı davacının vaki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı şirkete karşı açmış olduğu davada hisse oranının tespiti ve kâr payının tahsili taleplerine yönelik verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu istemler bakımından verilen kararın ONANMASINA, (…) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince şirket müdürünün mali takibine yönelik verilen karara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, …/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.