Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/423 E. 2018/6832 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/423
KARAR NO : 2018/6832
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/05/2016 tarih ve 2015/377-2016/156 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin …, … , …+ŞEKİL, …, …, … ve … ibareli 5, 29, 30 ve 32.sınıf ürünleri içeren 2006/173194, 2008/32541, 2004/17080, 2005/41383, 2009/46892, 2009/46120, 2012/81758 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yararlanmak isteyen davalının 26.08.2013 tarihinde “…+ŞEKİL” ibareli, 29, 30, 35 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2013/71714 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteninde ilânı üzerine iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak itirazda bulunduklarını, itirazın Markalar Dairesi ve nihai olarak … tarafından 2015/M-6994 sayılı kararla kısmen kabul edilip başvurunun 29 ve 35. sınıf ürün ve hizmetler için devam ettirildiğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceğini, markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini ileri sürerek … kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, markalar arasında benzerlik olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının markalarının … esas ve ayırt edici unsurlu davalının başvurusunun ise …+ŞEKİL ibareli olduğu, davacının markaları ile başvuru konusu işaretin 29. ve 35. sınıf ürün ile hizmetler bakımından kısmen aynı türden ürün ve hizmetleri içerdikleri, markaların biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle davacının … ibareli markalarıyla davalının …+ŞEKİL ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketicilerin davacının markalarını … olarak algılayacağı, aynı şekilde okuyacağı, düzenleme biçimlerini de gözeteceği, buna karşın davalının başvurusunu doğrudan … olarak bütünüyle algılayacağı, her iki markadaki kelimelerin ve harflerin bütününde gerek okunuş ve anlamsal olarak, gerekse görünüşte yeteri derecede farklılık yarattığı, yazım biçimlerinin özellikle ön planda ve farklı olduğu, davacı itirazlarının reddi kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, … … iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, markaların benzer olmadığı, iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmü uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir.
Somut olayda davacı markaları ile başvuru konusu markanın aynı harf dizilimine sahip ve ilk 4 harflerinin benzer olduğu, davalı başvurusunun davacı seri markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekirken mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.