Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4209 E. 2019/1283 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4209
KARAR NO : 2019/1283
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen …/11/2016 tarih ve 2015/199 E. – 2016/283 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 09/06/2017 tarih ve 2017/571-2017/579 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin tanınmış, 05. sınıf mal ve hizmetleri içeren, “ASPIRIN” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı tarafından yapılan “NURKİMYA ASPIRIKS” ibareli, 2013/94274 sayılı, 03. sınıf mal ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna, müvekkilince karıştırılma ihtimali ile tanınmışlık vakıa ve hukuki sebebine dayanılarak yapılan itirazın, nihai olarak … tarafından reddedildiğini, markaların karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olduğunu, bağlantılı ürünleri kapsadığını, müvekkilinin markalarının 556 sayılı KHK 8/4 maddesi uyarınca tanınmış olması nedeniyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı başvuru markasının tescilinin müvekkilinin markalarının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek …’nın 2015-M-2094 sayılı kararının iptalini, dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; markaların kapsadıkları mal ve hizmet sınırlarının farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, tanınmışlığın yeterli olmadığını, kötü niyetin ispat edilemediğini, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının tescilli oldukları emtialar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerliğin bulunmadığı, markalar arasında görsel ve fonetik anlamda benzerliğin bulunduğu, taraf markalarının dilimizde somut anlamları bulunmamakla birlikte “ASPIRIN” ibaresinin, çok uzun yıllardır ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir ilaç olması nedeniyle tüketici nezdinde doğrudan marka algısı yaratmış olması sonucu dava konusu marka içerisinde yer alan “ASPIRIKS” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin, söz konusu ibareyi de “ASPIRIN” olarak algılama yanılgısına düşebileceği, davacıya ait markaların tanınmış olduğu, taraf markaları kapsamında yer alan emtialar benzer olmasa da davalının markasındaki farklılığın yeterli düzeyde olmadığı, ilgili tüketiciler nezdinde “ASPIRIN” kelimesi kökünden türetilmiş bir marka algısı yarattığı, “NUR KİMYA”ibaresinin tali unsur algısı yarattığı, …. sınıf emtialar yönünden davalının, davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, markanın itibarına zarar vermesi, davacının menfaatini zedelemesi ihtimalinin bulunduğu, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, …’nın 2015-M-2094 sayılı kararının iptaline, marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun, taraf markalarının kapsadığı emtia sınıfı bakımından aralarında bir benzerliğin bulunmadığı, ancak görsel ve fonetik olarak benzer oldukları, dava konusu marka içerisinde bulunan “ASPIRIKS” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin, bu ibareyi “ASPIRIN” olarak algılayabileceği, davacı markasının tanınmış marka olduğu, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı kurumdan alınmasına, 18/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.