Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4196 E. 2019/1281 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4196
KARAR NO : 2019/1281
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen …/…/2016 tarih ve 2015/7 E. – 2016/415 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/07/2017 tarih ve 2017/658-2017/676 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin tanınmış, “SAHİBİNDEN” esas unsurlu, …,14, 16, 20, …, 35, 36, 38, 39, 41 ve 42. sınıf mal ve hizmetleri içeren markaların sahibi olduğunu, belirtilen ibarenin alan adı olarak kullanımı ile ticari faaliyetinin olduğunu, davalı tarafından yapılan “SAHİBİNİARIYOR” ibareli, 2012/70783 sayılı, 35. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna, müvekkilince karıştırılma ihtimali ile tanınmışlık vakıa ve hukuki sebebine dayanılarak yapılan itirazın, … tarafından reddedildiğini, markalar arasında işitsel ve sınıfsal benzerliğin bulunduğunu, kötü niyetin kurum kararında incelenmediğini ileri sürerek …’nın 2014-M-13481 sayılı kararının iptalini, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; davacının dayanak markaları ile başvuru konusu markanın benzer olmadığını, davacı markalarının zayıf markalar olduğunu, başvuru markasının davacı markalarından farklılaştığını, tanınmışlığın etkili olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, kötü niyet iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …; dava konusu markanın masraf yatırılmaması nedeniyle tescil edilmediğini, dava açılmasına sebebiyet vermediğini, aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının emtia listelerinin 35. sınıf bakımından aynı olduğu, davacının markalarındaki esas unsurun “SAHİBİNDEN” ibaresi olduğu, başvuru markasının ise “SAHİBİNİARIYOR” ibaresinden müteşekkil bir kelime markası olduğu, “SAHİBİNDEN” kelimesinin tanımlayıcı niteliği bulunmadığı, davacının 2000 yılından bu yana yoğun kullanımı ile işarete yüksek ayırt
edicilik ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi kapsamında tanınmışlık kazandırdığı, marka işaretleri arasında anlamsal farklılık bulunmaktaysa da Yargıtayın “SAHİBİNDEN” ibaresini ayırt edici bir marka işareti olarak benimsemesi ve buna ilişkin içtihat ettiği kararlar ışığında, davalının marka işaretinin başlangıç kısmında yer alan “SAHİBİNİ” ibaresini ilk anda gören tüketici nezdinde bu markanın, yüksek tanınmışlığı kabul edilen “SAHİBİNDEN” markasını çağrıştıracağı, ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya neden olacağı, dava konusu marka işaretleri arasındaki benzerliğin ayniyet düzeyinde bulunmaması ve davacının kötü niyet iddiasına ilişkin bilgi ve belge sunmamış olması nedeniyle davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi kapsamında ayrıca bir inceleme yapılmasının gerekli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, …’nın 2014-M-13481 sayılı kararının iptaline, marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun, davacı markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi kapsamında tanınmış olduğu, davalı markası kapsamındaki tüm emtiaların davacı markaları ile benzer olduğu, bu benzerliğin, ortalama düzeydeki tüketici nezdinde karıştırmaya neden olacağı, 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.