Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4110 E. 2019/1089 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4110
KARAR NO : 2019/1089
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11/…/2016 tarih ve 2014/1054 2016/726 sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 08/06/2017 tarih ve 2017/220 -2017/327 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı … Turizm A.Ş ‘nin 5 paydan oluştuğunu, müvekkili dışındaki pay sahiplerinin şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, şirket yönetim kurulu üyeleri sorumluluklarını ihlal ederek şirkete ait ticari defterleri usulüne uygun tutmadıkları ve finansal tabloları muhasebe ilkelerine uygun düzenlemediklerini, müvekkilinin şirketin işleyişine ilişkin yeterli düzeyde bilgi alamadığını, müvekkilinin asılsız ve sahte belgeler ile şirkete karşı borçlandırıldığını ancak sürekli borç artışının dayanaklarının açıklanmadığını, müvekkiline yapıldığı görülen ödemelerin yapılmadığını, 2007-2010 yılları arasında 7.500,00 TL tutarlı 95 adet müvekkili aleyhine borçlandırıcı işlem bulunduğunu, bu işlemlerin tamamının gerçekle alakası olmayan fiktif işlemler olduğunu, müvekkilinin imzasını taşıyan bir makbuz bulunmadığını, yönetim kurulu üyesi olan davalıların şirketten borç para alarak şirket hesabından kendi hesaplarına haksız kazanç sağladıklarını, şirketin ortaklardan olan alacakları 2011 yılında 6111 Sayılı Kanun ile yapılandırıldığını ve şirket ortaklarının 4.675.361,76 TL borcunun silindiğini, davalılardan …, … ve davacı …’ın müştereken malik oldukları taşınmazın satış vaadi sözleşmesi ile şirkete satılıp şirketin pay sahiplerine borçlandırıldığını, hissedarların alacağının şirkete olan borçlarından mahsup edildiğini ileri sürerek yönetim kurulu üyelerinin iş ve işlemlerinden dolayı müvekkilinin ve şirketin uğramış olduğu toplam zararların tespiti ile tespit edilecek zarardan şimdilik 5.000,00’er TL’nin davalılardan tahsili ile müvekkili ve şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı …’ın …/07/2012 tarihine kadar … AŞ’nin yönetim kurulunda görev aldığını, bu tarihe kadarki faaliyetlerine bizzat katıldığını, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının ortaklar cari hesabında ….848.731,27 TL tutarında şirkete borçlu göründüğü ancak böyle bir borcu olmadığını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunduğundan bu davanın muhatabının … AŞ olduğunu, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılamayacağını, Anonim Ortaklıklarda kar dağıtım kararı alınması genel kurulun yetkisinde olduğunu, davacının sadece bu konuda genel kurul kararının iptali davası açabileceğini, ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olması nedeniyle herhangi bir zarar oluşmadığını, kaldı ki davacının da bu işlemin yapılmasında sorumlu olduğunu, … pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarını yasaklamadığını, şirketin ortaklarına borç para verme işlemi, şirket bilançosunun aktifinde yer alan bir kısım nakit varlığın yer değiştirmiş olmasından ibaret olduğunu, 6111 Sayılı Kanun uygulaması davacının da davalı şirket yönetiminde bulunduğu tarihten önceki devreyi ilgilendirdiğini, 224 nolu parselin satış vaadi sözleşmesi şirket yönetim kurulunun oy birliği ile alındığını ve tapuya şerh verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; yönetim kurulu üyesi olan davalıların kasıtlı ve zararlandırıcı eylemlerinin kanıtlanamadığı, davacının şirkete borcunun bulunmadığı konusundaki iddiasının yönetim kurulu üyesi olan davalılara karşı ileri sürülemeyeceği, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde kendisinin de katıldığı karar ile yapılan işlemlerin hukuka aykırılığını ileri sürmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılan başvurunun şirketi zararlandırma amacını taşımadığı gibi davacının da bu işlemden yararlandığı, 2011-2012 yılı ticari defterlerin kapanış tasdikinin yapılmamasından dolayı anılan tarihlerde yönetim kurulu üyesi olan davacının sorumlu bulunduğu, bu konuda davalılara sorumluluk yüklenemeyeceği, somut delillerle zarar iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. Maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, …/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.