Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/4068 E. 2019/4244 K. 11.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4068
KARAR NO : 2019/4244
KARAR TARİHİ : 11.06.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/03/2013 gün ve 2004/272 – 2013/81 sayılı kararı bozan Daire’nin 03/07/2017 gün ve 2017/1267 – 2017/4030 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı … TAŞ Tarişbank vekili, davalıların müvekkili bankanın çeşitli kademelerinde çalıştıklarını, davalılardan …’ın genel müdür, …’ün kredilerden sorumlu genel müdür muavini, …’in ise krediler müdürlüğü yaptığını, davalıların görevde bulunduğu esnada bankanın … Şubesi kredi müşterisi Aba Amb. San. Tic. A.Ş. firmasına kullandırılan kredilerde birçok usulsüz ve mevzuata aykırı işlemin banka teftiş kurulunun yapmış olduğu denetimde tespit edildiğini, firmanın bilançosunun çok kötü durumda olmasına rağmen kredi kullandırılması üstelik açılan kredinin çok kısa bir sürede limit arttırılarak riskin çok yüksek miktarlara ulaşması, bütün bu olumsuzluklara rağmen gerçek anlamda değeri olmayan teminatların alınması, 04/08/1997 tarihinde İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nden şubeye gönderilen Yapı Kredi Bankası’nın alacaklı olduğu takibe ilişkin dava konusu firma hakkındaki haciz ihbarnamesine rağmen firmanın yaşadığı ödeme güçlüğü kesin olarak ortaya çıktığı halde bu tarihten sonra şubeye gelen ihracat bedellerinin müvekkili banka alacağına mahsuben depo edilmeyip firmaya ödenmesi, davalıların bu ödemeye olur vermesi gibi işlemler olduğunu, borçlu firma hakkında açılan icra takiplerinde aciz vesikaları alındığını, bu arada firmanın iflasının istendiğini, kredinin tahsilinin mümkün olmadığını ileri sürerek, davalıların neden oldukları mevzuata aykırı usulsüz işlemler nedeniyle oluşan toplam 2.945.000.000.000 TL ana para, 2.925.000.000.000 TL faiz olmak üzere toplam 5.870.000.000.000 TL banka zararının dava tarihinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemişir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu kredilerin açıldığı dönemde yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 86.II maddesinde “Türk Ticaret Kanununun sorumluluğu gerektiren hükümleri saklıdır.” düzenlemesi ile TTK hükümlerine atıf yapıldığı; kural olarak, yönetim kurulu üyelerinin şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamayacakları ancak TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticilerin oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olacakları, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulünün gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalılardan …’ın 01/07/1993-07/07/1997 tarihleri arasında genel müdür/yönetim kurulu üyesi olduğu, diğer davalıların da bankada muhtelif görevlerde bulundukları, davalı yönetim kurulu üyesi ve genel müdür ile diğer davalıların özen borcunu ihlal ederek kredi tahsis edilmemesi gereken kişilere kredi tahsis ettikleri olumsuz istihbarat raporlarına rağmen yeterli teminat almadan kredi açtıkları açılan kredinin ödenmediği alacak için yapılan icra takiplerinin kısmen sonuçsuz kaldığı ve bankanın alacağı tutarının bir kısmı hakkında aciz vesikası düzenlendiği zarar ile yönetim kurulu üyelerinin özen borcunun ihlali arasında uygun nedensellik bağının mevcut olduğu,davalıların bu kararların alınmasında kusursuz olduklarını ispatlayamadıkları kredilerin 1994-1997 yılları arasında açılıp kullanıldığı, davalıların bu dönemde görevde oldukları ve sorumluluğun maddi şartlarının gerçekleştiği; 5411 sayılı Yasa’nın 133-141 ve geçici 16. maddesi gereğince davanın zamanaşımına uğramadığı ve genel kurul ibrasının geçerli olabilmesi için davaya konu kredi ile bilgilerin genel kurula sunulan şirket bilançolarında yer alması gerektiği bu hususta açıklık olmadığından ibraların geçerli olmadığı, sorumluluk davasına konu banka zararının 541.709,22 TL tutarında bulunduğu, davalıların tümünün bu zararın tamamından sorumlu oldukları, daha önce temerrüde düşürüldükleri iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle, zararın dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen kararın davacı vekili, davalı … ve … vekilleri tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce davacı yararına bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, davacıdan harç ve ceza alınmasına yer olmadığına, 11/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.