Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3929 E. 2019/907 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3929
KARAR NO : 2019/907
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2016 tarih ve 2016/158 E. – 2016/382 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen …/05/2017 tarih ve 2017/536-2017/508 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “NUA” ibareli 1-45. sınıf mal ve hizmetleri kapsayan markası ve “NUA WELLNESS-SPA” ibareli markaları bulunduğunu, “NUA” ibaresinin müvekkilinin seri markalarının esaslı unsuru olduğunu, davalı tarafça 2013/52906 sayılı, 01- 45. sınıf mal ve hizmetleri içeren “NU+ŞEKİL” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkili şirketçe, iltibas ve tanınmışlık vakıalarına dayanılarak yapılan itirazın, nihai olarak … tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, …’nın 2016-M-378 sayılı kararının iptaline ve davalı başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili, … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket. vekili, müvekkilinin “NU” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, ayrıca davacı markaları ile başvuru arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının markalarının sözcük ile yazılmış biçimde “NU’ ve “NUA” ibareli oldukları, yazıldıkları biçimde okundukları, başvuru konusu işaretin ise bir sözcük markası olmadığı, “N” ve “U” harflerinin iç içe geçirilmesi suretiyle oluşturulmuş özgün bir grafik sembol olduğu, ortalama tüketicilerce bir grafik sembol veya logo alarak algılanmalarının mümkün bulunduğu, esasen davacının anılan bu logoyu 2010 yılından beri tescilli olacak biçimde kullandığı, taraf markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira marka ve başvuru konusu işaretin
bir bütün olarak korunabileceği, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “NU+ŞEKİL” ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun “NU” ve “NUA” ibareli davalı markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, esasen davacının 2010 yılından bu yana eş zamanlı tescili süren kullanım sırasında doğmayan iltibasın, şimdi “NU+ŞEKİL” ibare ve biçimli başvuru için oluştuğunu ispat etmesinin gerektiği, davacının “NU” ve “NUA” ibareli markasının uzun zamandan bu yana kullanılmış ve belli bir bilinirlik elde etmiş olmasının da varılan bu sonucu değiştirmeyeceği, davalının önceki markaların serisi olarak algılanmasında tereddüt bulunmayan, asli unsur yanında bazı ekler de içeren yeni ve seri bir marka tescil ettirme hakkının bulunduğu, bir an için başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 7. ve 8. maddesi kapsamına girebilecek derecede benzerlik bulunduğu kabul olunsa bile, davalının önceki tescilli markası ile kullanımının görmezden gelinmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı itirazına mesnet markalar ile davaya konu marka başvurusu arasında, şekil, görünüş, ses, genel izlenim, telaffuz ve anlam bakımından farklı olduğu, davaya konu marka başvurusunda ayırt edicilikte yeterli farklılığın yaratıldığı ve bu nedenle markaların aynı ya da benzer olduğu zannını uyandırma tehlikesinin bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.