Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3697 E. 2019/738 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3697
KARAR NO : 2019/738
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/…/2016 tarih ve 2015/320 E. – 2016/325 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 02/06/2017 tarih ve 2017/586-2017/530 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının “KALE” markasının tanınmış marka olduğunu, … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/39 E. numaralı kararıyla “KALE” markasının tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davacının “KALE” ana unsurlu birçok markası da bulunduğunu, davalının 2013/79271 sayılı “KALEDEGOL” ibareli marka başvurusuna tanınmışlık, benzerlik ve iltibas nedenleri ile yaptıkları itirazın nihai olarak TPMK … tarafından reddedildiğini, markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, davalı başvuru markasının tüketiciler tarafından davacının seri markalarından biri olarak alıgınalabileceğini ileri sürerek TPMK …’nın 14.06.2015 tarih ve 2015-M-4934 kararının iptaline, marka tescil edilmişse hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve Marka Kurumu vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davalı şirketin “KALE” ve “KALE” ana unsurlu markalar üzerinde öncelik hakkının bulunduğunu, bu markaların TPMK nezdinde 1982 yılından itibaren davalı adına tescilli olduğunu, dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, “KALE” ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanının ana unsuru olduğunu, … Ticaret Sicili Memurluğu nezdinde 31…..1958 tarihinde bu unvanın tescil edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, markaların “aynı” ve “aynı tür” malları kapsadığı, davacı markalarında KALE kelimesinin ortak unsur olduğu, bu ibarenin önüne veya ardına muhtelif yan ve tamamlayıcı unsurların kullanıldığı, markaların tamamında “KALE” kelimesi ön planda çıkacak biçimde markaların tasarlandığı, davaya konu markada yer alan “KALEDEGOL” kelimesinin, baskın bir unsur olarak “KALE” kelimesinden tamamen farklı bir kelime olduğu, “KALEDEGOL” kelimesinin “O” harfinin top şeklini simgelemesiyle kelimenin “kale içinde gol” anlamında farklı bir işaret olduğu, KALEDEGOL kelimesinin davacının KALE ibareli markaları ile bağlantılı algılanmasının mümkün olmadığı, markalar arasında ortalama tüketicinin markaları karıştırmasına neden olacak bir benzerlik bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nce, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu markada kullanılan futbol topu şekli ve markanın bir bütün olarak yaratmış olduğu algı, ortalama tüketicide nezdinde çağrışımsal olarak bir futbol terimi yada futbol oyununun bir unsuru olana “futboldaki kale” olarak algılanmasına sebep olacağı, emtia listeleri aynı olmasına rağmen KALE esas unsurlu davacı markaları ile dava konusu başvuru arasında ortalama tüketicinin markaları karıştırmasına neden olacak bir benzerlik bulunmadığı, taraf markalarındaki tali ve yardımcı unsurlar ve markaların bıraktığı genel intiba açısından birbirini çağrıştıran ortak unsurlara da rastlanmadığı, davalı başvurusunun kavramsal yönden ve telaffuz açısından davacı markalarından farklı olduğu, görsel açıdan ve bütün halinde de markaların aynı seriye dahil olduğu izlenimi yaratacak herhangi bir benzerlik bulunmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.