Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3685 E. 2019/797 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3685
KARAR NO : 2019/797
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/…/2016 tarih ve 2016/122 E. – 2016/469 K.
sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 02/06/2017 tarih ve 2017/490-2017/544 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “GOLF MARAŞLIM+Şekil” ibareli 30. sınıf ürünleri içeren 2013/82412 sayılı, “GOLF MARAŞLIM” ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2013/76819 sayılı, “GOLF MARAŞLIM+Şekil” ibareli 30. sınıf ürünleri içeren 2013/82414 sayılı, “GOLF MARAŞLIM” ibareli 30. sınıf ürünleri içeren 2013/76820 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının “ALGIDANIN MARAŞLISI” ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 2014/17099 sayılı marka tescil başvurusuna tanınmışlık ve karıştırılma ihtimali vakıalarına dayalı olarak müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak … … kararıyla reddedildiğini, markaların benzer olduğunu, aynı ürünleri kapsadığını, seri marka olarak algılanabileceğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin markalarıyla karıştırılmaya neden olacağı gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek … …’nın 2016/M-982 sayılı kararın iptalini, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; markaların benzer olmadığını, davacı markalarının esas ibaresinin “GOLF” olduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkilinin “ALGİDA MARAŞ USULÜ DONDURMA+Şekil” ibareli 30. sınıf ürünleri içeren 2002/6804 sayılı, “ALGİDA MARAŞ USULÜ DONDURMA+Şekil” ibareli 30.sınıf ürünleri içeren 1998/9437 sayılı markaların sahibi olduğunu, bunun dışında “MARAŞ” ibaresini içeren 2015/72818, 2014/40154, 2014/17113, 2014/17110, 2014/17106, 2014/17104, 2014/17101, 2014/17100, 2014/17099, 2014/17098 sayılı marka tescil başvurularının bulunduğunu, “MARAŞ” ibaresinin başvuru kapsamındaki ürünler için coğrafi yer ve vasıf bildirdiğini, tek başına ayırt ediciliğinin olmadığını, davacı markaları ile başvuru konusu işaret arasında karıştırılmaya neden olacak görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin bulunmadığını,
müvekkilinin şemsiye markasının tanınmışlığının karıştırılma ihtimalini engellendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının “GOLF MARAŞLIM+Şekil” ibare ve biçimli markasıyla davalının “ALGIDANIN MARAŞLISI” ibare ve biçimli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak ortalama tüketiciler nezdinde karıştırılacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve benzerliğin bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, davacı ve davalı markalarında “MARAŞIM” ve “MARAŞLISI” ibarelerinin ürün ve hizmetlerin sunumuna yönelik içerik, nitelik ve yöntemi gösterdikleri, bu haliyle anılan ibarelerin herkesin kullanımına açık bulunduğu, ayırt ediciliği bulunmadığından bu ibarelerin münferiden değil, ancak başka bazı sözcük ve şekillerle birlikte tescil edilebileceği, zira davacının markalarının, davalının “MARAŞ” ibareli ilki 1998 yılında tescil edilen markaları tescilliyle aynı tür ürün için anılan ibarenin vasıf bildirici olması sayesinde tescil edilebilmiş olduğu, davacının yanıltıcılık iddiasını tahkikat aşamasında ileri sürdüğü, bu durumun iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu, bunun yanında dava konusu markada “MARAŞLISI” ibaresinin başvuru kapsamındaki ürünlerin özelliği, kalitesi, görevi, bileşimi veya kullanımı konusunda yanlış bir tanımlama yapmadığı, ilgili tüketicilerin hiçbirisinin ürünün niteliği konusunda herhangi bir yanlış anlamaya düşmeyeceği, başvurunun ürün listesinde yer alan malların özellikleriyle markada yer alan işaret arasında açık ve belirgin bir zıtlık olmadığı, esasen davalı başvuru sahibinin tescili talep edilen işareti gerçekten ilgili özellikleri taşıyan ürünler üzerinde kullanacağının kabul edilmesinin gerekli olduğu ve işaretin yanıltıcı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davalının başvurusunda yer alan “MARAŞLISI” ibaresinin ürün ve hizmetlerin sunumuna yönelik, herkesin kullanımına açık, ayırt ediciliği bulunmayan, başka bazı sözcük ve şekillerle birlikte herkesin kullanabileceği ibarelerden oluştuğu, başvuru konusu “ALGIDANIN MARAŞLISI” ibareli işaretin, biçim ve düzenleme itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacının “GOLF MARAŞLIM” ibareli markaları ile benzer olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.