YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3641
KARAR NO : 2019/818
KARAR TARİHİ : 04.02.2019
MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen …/…/2016 tarih ve 2016/173 E. – 2016/458 K.
sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen …/05/2017 tarih ve 2017/546-2017/511 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış, “… FORM” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı tarafça 18.03.2014 tarihinde yapılan, 2014/22755 sayılı, 5/1-7. sınıf mal ve hizmetleri içeren “FORMOLINE” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkili şirketçe, iltibas ve tanınmışlık vakıalarına dayanılarak yapılan itirazın, nihai olarak …’nın tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvuru konusu markanın ayrıca “… FORM” sözcüğünü içeren 2002/1533, 2002/1680, 2002/1776, 2004/2317, 2006/904, 2006/1539 ve 2006/1969 sayılı müvekkili tasarımlarından da belirgin biçimde farklı olmadığını, ileri sürerek, …’nın 2015-M-2388 sayılı kararının iptalini, davalı markasının hükümsüzlüğüyle sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … İlaç Kimya ve Gıda Sanayi Tic. A.Ş. vekili, taraf markaları arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzerliğin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunmalar ve tüm dosya kapsamına göre, başvuruda “FORM” ibaresinin “OLİNE” kelimesi ile birleştirilerek yeni bir kelime oluşturulduğu, ancak uzun ve dikkatli bakıldığında “FORM” kelimesinin varlığının anlaşılabildiği, oysa marka hukukunda asıl olanın ilk bakışta doğacak intiba olduğu, “FORM” ibaresinin tescil kapsamına giren gıda
ürünlerinin vasfını belirttiği, bu sebeple ayırt edici gücünün zayıf olduğu, bu tür markalar arasındaki iltibas tehlikesinin, yapılacak küçük bir değişiklik ile bertaraf edilebileceği, markalar arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, tüketicilerin 5.sınıf ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “FORMOLINE” ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının “FORM” ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, özellikle 5. sınıftaki ürünlerin hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama tüketici olarak nazara alınmasının olanaksız olduğu, başvuru konusu işaretler ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davalının dava konusu marka tescili ile davacı markasının bisküvi emtiasında tanınmışlığı da gözetildiğinde itibarından haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu, başvurunun davacı markalarına yanaşma niyet ve arzusunu taşıdığının kanıtlanamadığı, davacının tasarımının belirgin biçimde benzer olduğunun söylenemeyeceği, nitekim davalının başvuru markasının tasarımına değil içinde “FORM” sözcüğünün bulunmasına itiraz ettiği, bu sebeple, davacının tasarım tesciline dayanarak davalı başvurusunun tescilini engelleme olanağının da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.