Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3593 E. 2019/525 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3593
KARAR NO : 2019/525
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen …/01/2017 tarih ve 2015/303 E. – 2017/… K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen …/05/2017 tarih ve 2017/476-2017/494 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2007/26412 numaralı ‘LAVERA’ ve 2007/26411 sayılı ‘LAVERE’ ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2013/108883 numaralı “LAVEO” ibareli marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak … tarafından reddedildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında benzerlik bulunduğunu, müvekkiline ait markalar tanınmış olduğundan dava konusu başvurunun bu markaların ayırt etme gücünü zayıflatacağını ve sulandıracağını, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, TPMK …’in 2015-M-6213 sayılı kararının iptaline ve tescil edilmiş ise markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında benzerlik bulunmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, markaların farklı sınıflarda tescilli olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında 5. sınıfa konu bir kısım mallar yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğu, bu mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluştuğu, ayrıca davacı markalarının tanınmış oldukları, davacı tarafın itirazı sırasında tanınmışlığa ilişkin yeterli delillerin sunulmadığı, bu nedenle tanınmışlığa ilişkin … kararının yerinde olduğu, hükümsüzlük talebi yönünden ise davacı markalarının tanınmışlıklarının dikkate alınacağı ./..
gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, TPMK …’nın 2015-M-6213 sayılı kararının 5. sınıfa konu “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı olan ya da olmayan diyet maddeleri; besin takviyeleri, zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler” mallar yönünden iptaline, başvuru konusu markanın “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı olan ya da olmayan diyet maddeleri; besin takviyeleri, zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler, diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç)” malları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı şirket ve davalı kurum vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacıya ait “LAVERA” ve “LAVERE” ibareli markalarla dava konusu “LAVEO” ibareli başvuru arasında yazılış, okunuş ve genel izlenimleri itibariyle ortalama tüketici nezdinde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında aralarında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacıya ait markaların tanınmış marka olduklarına ilişkin tespitin de usulüne uygun olduğu gerekçesiyle, davalı şirket ve davalı kurum vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına, …/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.