Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3291 E. 2017/5352 K. 16.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3291
KARAR NO : 2017/5352
KARAR TARİHİ : 16.10.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2015 tarih ve 2015/65-2015/5 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin müşterilerinden dava dışı …’nın hesabından internet bankacılığı yoluyla başka hesaba eft yapılması nedeniyle açılan davada müvekkilinin 9.000 TL’yi müşteriye faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiğini, kararın temyiz aşamasından da geçerek onandığını, ilama dayalı olarak müvekkilince toplam 21.853,79 TL ödeme yapıldığını, ancak internet bankacılığı işleminde kullanılan parola ve şifrelerin müvekkili sisteminden ele geçirilmesinin mümkün olmadığını, bu bilgilerin müşterinin işlem yaptığı bilgisayarlardan elde edildiğini, ayrıca tek kullanımlık şifrenin müşterinin telefonuna gönderildiğini, dava konusu olayda müşteri sim kartının bloke olup sahte kimlikle davalılardan … Ltd. Şti’ye yapılan başvuru sonucu davalı … A.Ş. tarafından yeni sim kartının dolandırıcılara çıkarıldığını, davalı … ‘nın da dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren şahıs olduğunu, tüm davalıların müvekkiline karşı müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek 21.853,79 TL’nin ödeme tarihi olan 26.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili ve … A.Ş. vekili, müşterinin dolandırılması olayında müvekkillerinin hiç bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını, nitekim bankanın müşterisi tarafından açılan davada müvekkillerine bir kusur izafe edilmediğini, kesinleşen kararla kusurun davacıya ait olduğunun sabit hale geldiğini savunarak ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, müşteri tarafından açılan davada alınan raporda banka ile müşterinin yarı yarıya kusurlu oldukları belirlenmiş ise de, mahkemece raporuna itibar edilmeyerek davalı bankanın tam kusurlu olması nedeniyle davanın, davalı … Bankası yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verildiği, kararın onandığı, banka müşterisinin hesabından para aktarılması olayında davalıların kusurlu olduğuna ilişkin bilirkişi raporu olmadığı, müşteri Mehmet Subaşı’nın yarı yarıya kusurlu oldukları bilirkişi tarafından bildirildiği halde mahkemece bilirkişi raporunun aksine davacı bankanın olayda tam kusurlu olduğu kanaatiyle aktarılan paranın davacı bankadan tahsiline karar verildiği, böylece davacı bankanın müşterisinin hesabından haksız ve hukuka aykırı şekilde paranın aktarılmasında davalıların herhangi bir kusuru bulunmadığı, daha önce … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/60 Esas 2010/521 Karar sayılı ilamının kesin hüküm niteliği taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/60 Esas, 2010/521 Karar sayılı kesinleşmiş hükmünün işbu davanın tarafları bakımından da kesin delil niteliğinde olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.