Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3109 E. 2019/249 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3109
KARAR NO : 2019/249
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2016 tarih ve 2015/151 E. – 2016/379 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/02/2017 tarih ve 2017/115-2017/129 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketçe 10.12.2012 tarihinde yapılan, 2012/103040 sayılı, “….” ibareli, 39. sınıf hizmetli marka tescil başvurusuna davalı şirketçe, önceye dayalı kullanım, ticaret unvanı tescili, markalarıyla iltibas, kötüniyet ve tanınmışlık vakıa ve hukuki sebepleri ile 2013/51435 ve 2013/51412 sayılı, “…” “…” ve “…”, “… …” ibareli, 36 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren markaları dayanak gösterilerek yapılan itirazın nihai olarak TPMK YİDK tarafından kabul edilerek davacının marka tescil başvurusunun reddedildiğini, davacıya ait “….” ibareli markanın koruma tarihinin 10.12.2012 olduğunu, davalı şirkete ait markaların başvuru tarihinin ise 07.06.2013 olduğunu, davacının öncelik hakkına sahip olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek TPMK YİDK’nın 2015/M-218 sayılı kararının iptalinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili, davalı şirketin ticaret unvanı ve markaları nedeniyle öncelik hakkının bulunduğunu, davalı şirketin ve markalarının uluslararası alanda tanınmış olduğunu, başvuru konusu marka ile redde mesnet markalar arasında anlamsal, görsel ve sescil olarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b ve 8/1-b maddeleri anlamında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren davacının bu markayı tesadüfen seçmiş olmayacağını, davalı şirketin itibarından ve tanınmışlığından faydalanmak için başvurunun yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, 07.12.2012 günlü rüçhan hakkından yararlanan davalı markalarının öncelik hakkı bulunduğu, davalı şirketin ticaret unvanının “….” biçiminde olduğu, otelcilik ve turizm sektöründe dünyanın önde gelen “…” şirketinin
bünyesi içerisinde bulunduğu, anlamsal, görsel ve sescil olarak davalının “…” ibareli markalarıyla davacının “….” ibareli başvurusu arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede aynılık veya aynılığa yakın benzerlik bulunduğu, 556 sayılı KHK’da bağlantılandırma ihtimalinin de iltibas kavramı içerisine dahil edilmiş olması karşısında davalı markalarının kapsamında bulunan hizmetlerle davacı başvurusunun kapsamında bulunan hizmetlerin aynı tür sayılmalarının gerektiği, zira davalı markasının ayırt ediciliği son derece yüksek, kullanılan bir marka olduğu, ortalama düzeydeki alıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, başvuru konusu 39. sınıf hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde davalının “…” ibareli markasıyla 36 ve 43.sınıf hizmetlerin sunulduğunu bilen veya duyan ortalama tüketicilerin, davacıya ait “…” işaretini taşıyan 39. sınıf hizmetleri gördüğünde bu hizmetlerin ticari kaynağının davacı olduğu yönünde yanılgı yaşayabilecekleri, davalının çok eski tarihlerden bu yana ülke dışında gerek unvan ve gerekse markasal olarak kullandığı işaretin, davacının marka tescil başvuru tarihinden evvel, bu kez Türkiye’de, ticarî yaşamda kullanılması karşısında, ticaret unvanının bir başka tacir olan davacıya karşı Türkiye’de tescilsiz biçimde de olsa ticaret unvanı olarak korunmasının … Sözleşmesi’nin 8. ve 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi hükümleri uyarınca zorunlu olduğu, davalı markasının tanınmış marka olduğu, davalı ile benzer sektörde faaliyette bulunan davacının bu markadan haberdar olduğu hususunda şüphe bulunmadığı, bu nedenle dava konusu başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK’ nin 7/ı ve 9/c maddelerinde yazılı mutlak ret ve ihlâl nedeni karşısında mümkün olmadığı, davacının, davalının ve markalarının bilinirliğinden ve itibarından yararlanma amaçlı hareket ettiği, davalı ile aynı sektörde faaliyette bulunan davacının davalıya ait olduğunu bildiği müşahede olunan markayı davalının uzun süredir yurt dışında ve sanal ortamda tescilli biçimde kullandığı mal ve hizmetleri de kapsayacak biçimde adına marka olarak tescil ettirmesinin iyi niyetli bir girişim olmadığı, zira bu markanın imaj tranferi amaçlı bir marka olduğu, davacının bu eylemiyle, marka tescil başvurusunda bulunma hakkını haksız rekabet mücadelesinin bir aracı olarak kullandığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.