Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/3104 E. 2019/436 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3104
KARAR NO : 2019/436
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/12/2016 tarih ve 2016/202-2016/624 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin ”” ibareli muhtelif markaların sahibi olduğunu ve ticaret unvanında kullandığını, buna rağmen davalı şirketin haksız olarak ”” ibaresini kullandığını iddia ederek, davalının ticaret unvanındaki ”” ibaresinin terkinini, haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve giderilmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını; davalıya ait ”…”, ”…”, ” görgülü”, ”grup”, ”group” ibareli markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiş ancak yargılama sırasında taraflar arasında imzalanan sulh sözleşmesi gereğince karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sulh sözleşmesi kapsamında karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava konusunun tarafların üzerinde tasarrufta bulunabilecekleri hususlara ilişkin olduğu, davacı ve davalı vekilinin vekaletnamesinde sulh yetkilerinin bulunduğu, bu nedenle davalı aleyhine açılan davanın HMK 315/1 maddesi uyarınca sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, unvan terkini ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Yürürlükten kaldırılan HUMK 382 ve devamı maddeleri ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün verilmesi, tefhimi ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı hususları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiş olup, HMK
298/2. maddesinde de gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda mahkemece verilen kısa kararda, “davacı vekili yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar ekinde hesaplanacak yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiş iken gerekçeli kararda kısa karardan farklı olarak” Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durumda yukarıda açıklanan yasa hükümlerine uygun, kısa kararla ve gerekçe ile çelişkili olmayan, kendi içinde tutarlı bir hüküm kurulması gerektiğinden kararın öncelikle bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.