Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2980 E. 2019/434 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2980
KARAR NO : 2019/434
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/11/2016 tarih ve 2016/54 E. – 2016/416 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 27/04/2017 tarih ve 2017/356-2017/405 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının 2012/64340 sayılı “… …+ŞEKİL” ibareli 29, 30, 32 ve 35. sınıftaki ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “…” ibareli 1996/201914; “…” ibareli 2012/41259; “… 1876” ibareli 2002/26746; “… … … SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” ibareli 1996/182249; “…” ibareli 1996/17383; “… 1876” ibareli ; “… 1876” ibareli; “… 1876” ibareli 2002/26745 sayılı markalarına dayanarak itirazda bulunduğunu, … YİDK’nın 2015/M-11331 sayılı kararıyla itirazın kabul edildiğini ve başvurunun 32. sınıftaki “sebze ve meyve suları, bunların özleri, konsantreleri ve özleri ile boza” ürünleri için kısmen reddedildiğini,kapsamlarında yer alan ürünler itibariyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle iltibasın olmadığını, “…” unvanı, amblemi ve isminin davacı şirketin kurucu ortakları tarafından aralıksız ve kesintisiz olarak 1876 yılından beri kullanıldığını, davalı şirketin “…” adı, markası, unvanı, amblemleri ve kulanım hakları üzerinde tekel hakkının bulunmadığını, “…” ailesi mensuplarının mirasa dayalı hak sahibi olduklarını, ayrıca müvekkilinin … … ibareli tescilli markalarının bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK 2015/M-11331 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; “…” denilince 1876’dan günümüze kadar aynı tarihi binada kesintisiz olarak ticari faaliyet yürüten müvekkil şirketin akla geldiğini, davacı şirket vekilinin aile tarihi hakkında yaptığı açıklamaların eksik ve hatalı olduğunu, davacının müvekkil şirketin tescilli markalarına tecavüz, iltibas ve haksız rekabet içinde bulunduğunu, “…” ve “…” ibareleri üzerinde tek hak sahibinin davalı şirket olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince dosya kapsamına göre; davalı markalarının “…” ibareli olduğu, asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, diğer unsurların ayırt edicilikte yeterince ön planda olmadıkları, davacının “… … + ŞEKİL” ibareli başvurusunda da “…” ibaresinin asıl ve ayırt edici unsurlardan biri olduğu, diğer unsurların reddedilen ürünler bakımından ayırt edicilikte geri planda kaldığı, redde mesnet marka ile başvuru konusu işaretin “…” ibaresi itibariyle aynı veya benzer anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, redde mesnet markaların kapsamındaki “sebze ve meyve suları, bunların özleri, konsantreleri ve özleri ile boza” ürünlerinin, başvuru konusu markanın kapsamında olduğu, “sebze ve meyve suları, bunların özleri, konsantreleri ve özleri ile boza” ürünleri için tescil önceliğinin markasal olarak davalıya ait olduğu, davacının önceki markaları kapsamında reddedilen “sebze ve meyve suları, bunların özleri, konsantreleri ve özleri ile boza” ürünleri bulunmadığını,bu nedenle davalının seri markası olarak algılanacağını ve iltibas yaratacağını, davacının son başvurusunun konusu olan işaretin, seri markaların tescil edilebileceğine ilişkin yargısal kararla ortaya konulan ilkeden yararlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.