Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2874 E. 2019/346 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2874
KARAR NO : 2019/346
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/11/2016 tarih ve 2016/254 E – 2016/574 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 14/04/2017 tarih ve 2017/111-2017/160 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 40 oranında ortağı olduğunu, 20/04/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurulda yönetim kurulunun 2 kişiden oluşmasına karar verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin müvekkili ile diğer üye … olduğunu, müvekkilinin 01/02/2016 tarihinde şirket merkezine ihtarname göndererek yönetim kurulu başkanlığından istifa ettiğini, istifası sonrasında …’ın tek başına 08/02/2016 tarihinde aldığı yönetim kurulu kararı ile genel kurula kadar kendisini yönetim kurulu başkanı olarak atadığını, kararın tescil edildiğini, karara dayanarak imza sirküleri çıkarıldığını, …’ın şirketin mal varlığını eksilten telafisi imkansız hukuki işlemler, devirler yaptığını, şirketin milyonlar değerindeki alacaklarını temlik ettiğini şirketin içini boşalttığını, boşalan yönetim kurulu üyeliğinin yerine TTK 363 madde gereğince geçici yönetim kurulu üyesi seçimi yapılmadığını, tek kalan yönetim kurulu üyesinin boşalan üyelik için seçim yapmasının mümkün olmadığını, …’ın tek başına imza yetkisine sahip olmasının şirket sözleşmesine de aykırı olduğunu, şirketin 05/03/2016 tarihinde Genel kurulunun yapılmadığını, yönetim kurulunun ibra edilmediğini, bilançonun onaylanmadığını, yönetim kurulu seçimine de geçilmediğini ileri sürerek 03/02/2016 tarih 2016/2 sayılı yönetim kurulu kararının ve 04/02/2016 tarihli 2016/3 sayılı yönetim kurulu davetinin yok hükmünde olduğunun tespitine, davalı şirkette yönetim kurulu ve temsile yetkili kişi bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının istifası üzerine …’ın yeni yönetim seçilene kadar mecburen 05/03/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurula kadar bir aylık sürede geçici olarak yönetim yetkisini kullandığını ve genel kurulu toplantıya çağırdığını, yönetim kurulunun tek kişiden oluşmasının mümkün olduğunu, buna yasal engel olmadığı gibi şirket ana sözleşmesinin de uygun olduğunu, davacının 05/03/2016 tarihli genel kurul toplantısına katıldığını, bu toplantıda …’ın olağan genel kurula kadar olan bir aylık dönemdeki şirketi temsiline ve tek başına
yönetim kurulunu oluşturmasına ve yine genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin olarak davacının hiçbir itirazda bulunmadığını, bu çerçevede davacının 2016/02/ ve 2016/03 sayılı yönetim kurulu kararlarının yokluğunu talep etme hakkının bulunmadığını, 05/03/2016 tarihli genel kurul toplantısına tüm pay sahiplerinin katıldığını, hal böyle olunca çağrının usulüne uygun olmadığının ileri sürülemeyeceğini, davacının 05/03/2016 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğu iddiası ile aynı mahkemede 2016/192 E. sayılı davayı açtığını, söz konusu davanın derdest olduğunu, işbu davanın derdestlik dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, 15/04/2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulunun iki kişiden oluşturulmasına ve görev süresinin üç yıl olmasına karar verildiği, davacının istifası sonrasında kalan yönetim kurulu üyelerinin bu yönde bir karar alabilmesi için yönetim kurulunun toplantı ve karar nisaplarına uyması gerektiği, dava konusu edilen 03/02/2016 tarih ve 02 nolu ile 04/02/2016 tarih ve 03 nolu kararlar alınırken toplantı nisabının olmadığı gerekçesiyle 2016/2 ile 2016/3 sayılı yönetim kurulu kararları yokluk yaptırımına tabi olduğundan iptaline, 05/03/2016 tarihli genel kurulda yeni yönetim kurulu seçimi yapıldığı, genel kurul tarihi itibarıyla yeni yönetimin seçiminin davanın açılmasından önce yapıldığı, genel kurulda alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı ve yeni yönetim kurulu seçiminin yasa ve ana sözleşmeye uygun olup olmadığının mahkemede görülmekte olan 2016/192 Esas sayılı dosyada değerlendirileceği gerekçesiyle dava tarihi itibariyle davalı şirketin temsilcisi bulunduğundan davalı şirketi temsile yetkili yönetim kurulu veya kişi bulunmadığının tespiti isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, 2016/02 ve 03 nolu yönetim kurulu kararları gerekli toplantı ve karar yeter sayıları bulunmadığı için yoklukla malul olduğu, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde bu husus belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında kararların iptaline denilerek çelişki yaratıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin sitinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddiyle, mahkeme hükmünün 1. bendinin kaldırılması ile yerine “Davalı şirket yönetim kurulunun 03/02/2016 tarih 2, 03/02/2016 tarih 3 sayılı kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine” yazılmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.