Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2866 E. 2018/6801 K. 06.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2866
KARAR NO : 2018/6801
KARAR TARİHİ : 06.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/04/2016 tarih ve 2014/1401-2016/323 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, bir şairin yeni şiir kitabı dolasıyla yapılan lansman toplantısına katılmak üzere, davalı havayolu şirketi ile …’dan … Havalimanı’na seyahat ettiğini, … Havalimanı’na indiğinde bagajını bulamadığını, durumun davalı şirket yetkilerine iletilmesi neticesinde yapılan incelemeyle bagajın kaybolduğunun anlaşıldığını, kaybolan bagajda davacıya ait 8.396,00 TL değerinde eşya bulunduğunu, eşyaların bedelinin ödenmesi için davalı yana başvurulmuşsa da sonuç alınamadığını, kaybolan eşyaların gerçek değerinin davacıya iadesi gerektiğini, davacının, bagajının kaybolması sebebiyle seyahatinin büyük bir kısmını yeni kıyafetler almak için harcadığını ve bu durumun kendisini manevi olarak yıprattığını ileri sürerek, 8.396,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, Montreal Konvansiyon’u hükümlerine göre, davalı şirketin taşımadan kaynaklanan sorumluluğunun sınırlı bir sorumluluk olduğunu, davacıya, sınırlı sorumluluk hükümlerine göre belirlenen 1.300 Euro bedeli ödemeyi teklif etmişseler de tekliflerinin kabul görmediğini ve somut olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre, somut olay bakımından uygulanması gereken Montreal Konvensiyonu hükümlerine göre, havayolu şirketlerinin taşımadan kaynaklanan sorumluluğunun yolcu başına 1131 SDR ile sınırlı tutulduğu, davacı tarafından özel bir bildirim yapılmadığı için taşıma tarihi olan 21 02.2013 tarihi itibarı ile davalıdan talep edilebilecek tutarın üst limitinin 3.075,86 TL olduğu, davacının, bavulunun kaybolması sebebiyle manevi olarak yıprandığı, bu nedenle manevi tazminat istemekte haklı olduğu ancak talep edilen tutar fahiş olduğu için talebin kısmen kabul edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi ve 3.075,86 TL maddi tazminatın 06.11.2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-) HUMK 432. maddesine göre, temyiz süresi 15 gün olup, bu süre, ilamın taraflardan birine tebliğiyle birlikte işlemeye başlar. Mahkemece verilen karar, davacı vekili tarafından 17/02/2016 havale tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş ise de, gerekçeli kararın kendisine 01/02/2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, vaki temyiz isteminin, anılan Yasa hükmüyle belirlenen süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşılmıştır. HUMK 432/4. maddesine göre, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin HUMK 432/4. maddesi uyarınca süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-) Dava, hava yolu taşımasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, yukarıda özetlendiği şekilde, davacı yararına 5.000TLmanevi tazminata hükmedilmiştir.
Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Aynı Yasa’nın 114/2. maddesinde ise, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, sözleşmeye aykırı bir davranış sebebiyle kişilik hakları zarar gören kişinin manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Ancak, her borca aykırı davranışın da kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olması gerekmektedir. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, bagajın kaybı nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varılamayacağından koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 06/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.