Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2865 E. 2018/7373 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2865
KARAR NO : 2018/7373
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/12/2015 tarih ve 2009/536-2015/1575 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacıya ait iş yerinin 30.000,00 TL bedel karşılığında davalılara devredilmesi hususunda taraflar arasında anlaşmaya varıldığını, anlaşmayla, sözleşme bedelinin taksitler halinde ödenmesinin öngörüldüğünü ancak davalıların 30/11/2008 ve 21.12.2008 tarihlerine ait taksitlerini ödemediklerini, bunun üzerine davalılar aleyhine girişilen takibin davalıların itirazını üzerine durduğunu, itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve asıl alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalıların, davacıya ait iş yerini, davacının belli bir süre iş yerine gelip gitmeye devam ederek kendilerine iş öğretmesi şartıyla devraldıklarını ancak iş yeri sahibinin davacıyla aralarındaki problemlerden dolayı, davacının iş yerine gelmesini istemediğini ve davalılara, davacının iş yerine gelmeye devam etmesi halinde kira sözleşmesini feshedeceğini söylediğini, bunun üzerine davalıların, iş yerini devralmaktan vazgeçerek bu hususu davacıya ilettiklerini, davacının da 8.000,00 TL bedel karşılığında sözleşmenin feshine rıza göstererek davalıları ibra ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların davaya konu ödeme makbuzunu tağyir ederek özel belgede sahtecilik suçuna vücut verdikleri iddiasıyla yargılandıkları, yapılan yargılama sonucunda, suça konu makbuzu davacının rızası hilafına değiştirdiklerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle beraat ettikleri, anılan hükmün Yargıtayca onanmak suretiyle kesinleştiği, davacının dava konusu alacağı ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında yapılan iş yeri devir sözleşmesiyle ödenmesi kararlaştırılan taksitlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının alacağını ispatlayamadığı ve davalıların davaya konu ödeme makbuzunu tağyir ettikleri iddiasıyla yargılandıkları ceza davasından beraat ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ispat yükü başlıklı 190. maddesiyle, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, ispat külfetinin kimin üzerinde olduğu hususu yanlış değerlendirilerek, davanın reddine karar verilmişse de, davacı taraf iş yerinin devrine ilişkin düzenlenen 8.000 TL’lik makbuzun peşinat ödemesi ile ilgili olduğunu ve üzerinde yer alan ibranın bilgisi ve rızası dışında davalılarca yazıldığını iddia etmiş, ceza mahkemesindeki yargılamada da iş yerinin devrine ilişkin düzenlenen 8.000 TL’lik ödeme makbuzunun üzerinde yer alan ibraya ilişkin yazının daha sonradan davalı … tarafından doldurulduğu kesin hükümle tespit edilmiştir. Davacının iddiası, ceza mahkemesi kararında yer alan kesinleşmiş tespitler ve davaya konu makbuz üzerinde yer alan ibraya ilişkin yazının daha sonradan davalılarca eklenmesinin her zaman mümkün olması hususları dikkate alındığında, söz konusu makbuz üzerindeki ibraya ilişkin yazının tarafların iradesine aykırı olarak doldurulmadığını ispat yükü davalılarda olup, mahkemece ispat külfeti hususunda yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.