Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2814 E. 2019/150 K. 09.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2814
KARAR NO : 2019/150
KARAR TARİHİ : 09.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî HAklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2016 tarih ve 2015/66 E. – 2016/398 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/04/2017 tarih ve 2017/278-2017/277 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanında yer alan “PARS” ibaresini marka olarak da kullanarak ilgili sektörde tanınır hale getirdiğini, faaliyet gösterdiği alanda “PARS” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, davalının 2008/11992 ve 2013/48468 tescil no’lu markalarının müvekkilinin ticaret unvanına tecavüz etmekte olduğunu, bu sebeple hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının adına tescil ettirdiği “PARS” markasının faaliyet alanı ve sınıfı gözetmeksizin 24 farklı sınıfta tescil ettirmiş olduğunu, gerçek kişi olan davalının bu kadar farklı sınıfta ticari faaliyetinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı markalarının 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine göre kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin başvuru tarihinden önce ortağı olduğu şirketler aracılığı ile hayvancılıktan enerjiye, inşaatan madenciliğe, tekstilden gıdaya, turizmden hizmet sektörüne kadar birçok farklı alanda ticari faaliyet sürdürdüğünü, müvekkilinin başına gelen elim bir kaza sebebi ile gerçekleştirmediği her türlü plan ve projeden haberdar olan davacı şirketin kötü niyetle işbu davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 2008/11992 sayılı “PARS” ibareli markanın, davanın açıldığı tarihden geriye yönelik 27/03/2010 tarihine kadar olan 5 yıllık dönem içerisinde kullanıldığının davalı tarafça kanıtlanmadığı, kullanmama nedeniyle iptali şartlarının oluştuğu, 2013/48468 sayılı marka yönünden ise 5 yıllık sürenin dolmadığı gibi bu marka yönünden davacı firmanın ticaret unvanı, özel güvenlik hizmetleri kapsamındaki sektörel tanınmışlığının varlığı ve önceye dayalı kullanımı nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 ve 8/5 ve 42/b maddeleri uyarınca 45.
sınıftaki “güvenlik hizmetleri” yönünden öncelik hakkına sahip olduğu, ancak dava tarihi itibariyle işbu markanın henüz tescil edilmemiş olduğundan, bu marka yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu 2008/11992 sayılı “PARS” ibareli markanın kullanılmaması nedeniyle iptaline, 2013/48468 sayılı marka ise tescilli olmadığından bu yönden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, 21.12.2016 karar tarihinden sonra, 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 E. ve 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği, bahsi geçen iptal kararının kazanılmış hakları etkilememek kaydıyla derdest davalarda dikkate alınması gerekeceğinden, işbu dava dahil, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanmama nedenine dayalı olarak açılmış ve henüz kesinleşmemiş tüm davaların kazanılmış hakları etkilememek kaydıyla yasal açıdan dayanağını kaybettiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21.12.2016 tarih ve 2015/66 E.-2016/398 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.