Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2805 E. 2019/16 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2805
KARAR NO : 2019/16
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14…2016 tarih ve 2014/503 E. – 2016/389 K sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/04/2017 tarih ve 2017/291-2017/298 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2013/76724 sayılı, “PARAF” ibareli marka tescil başvurusuna, davalı … tarafından kendisine ait 2012/105892 sayılı “Şekil+PARAF” ibareli marka mesnet gösterilmek suretiyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine dayalı olarak yapılan itirazın Markalar Dairesin’ce kısmen kabul edildiğini ve müvekkiline ait marka kapsamından 35. ve 38. sınıflarda yer alan bir kısım emtiaların çıkarıldığını, anılan karara karşı yapmış oldukları itirazın ise nihai olarak … … tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 05…2012 tarihi itibariyle müşterilerine sunulan “PARAF” kredi kartı ile “Ayrıcalıklar Bu Parafta” sloganıyla tüm mevcut ve potansiyel kredi kartı kullanıcılarını ayrıcalıklar dünyası ile tanıştırdığını, müvekkilinin ‘PARAF’ ibaresi üzerinde 35 ve 38. sınıf yönünden öncelikli hak sahibi olduğunu,müvekkilinin davalıdan daha önce tescil ettirdiği ‘PARAF’ ibareli markaları bulunduğunu, davalı markasının bu markalarla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalının kötü niyetli tesciliyle müvekkili markasının tanınmışlığından istifade etmeye amaçladığını ileri sürerek, … …’nın 2014-M-8302 sayılı kararının iptalini, davalının 2012/105892 sayılı markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu; davacının marka başvurusundan çıkarılan 35 ve 38. sınıf emtiaların müvekkilinin markasında yer aldığını; önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiasının somut olayda 556 sayılı KHK madde 7/1-b yönünden bir istisna oluşturmadığını; davacının markasının davalının marka başvurusu tarihinde tanınmış olmadığını; müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraf markalarında ilk bakışta göze çarpan unsurun “PARAF” ibaresi olduğu, somut ve soyut olarak ayırt ediciliğinin yüksek seviyede bulunduğu, markalar arasında ilk bakışta ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olduğu, reddedilen 35 ve 38. sınıf emtia yönünden, aynı markadan yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, gerçek hak sahipliği iddialarının 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesinin istisnasını oluşturmayacağı, bu nedenle …’nın 2014-M-8302 sayılı kararının yerinde ve doğru olduğu; hükümsüzlük talebinin incelenmesinde, davalının “Şekil+PARAF” ibareli markası ile davacının “PARAF” ibareli markası arasında, taraf markaları, işaret olarak aynı olmasına rağmen markaların farklı emtialarda tescilli bulunmaları nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b ve 8/1-b maddesinde sayılan hükümsüzlük koşulların oluşmadığı, dava konusu marka ibaresi üzerinde davacının 556 sayılı KHK’nın 8/… maddesi anlamında önceye dayalı hak iddiasının kanıtlanamadığı, yine 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi yönünden davacı tarafın, dava konusu edilen markanın başvuru tarihinde davacı markasının tanınmışlığı ile davalı markasının kötü niyetli tescil edildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle, … kararının iptaline ilişkin dava ile davalı tarafa ait 2012/105892 sayılı tescilli markanın hükümsüzlüğüne yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvurusu ile davalı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b anlamında benzerlik olduğu, hükümsüzlük davasında ise davacının dayandığı 2012/62319 sayılı markanın, davalı markasından farklı sınıflarda tescilli olduğu gibi davalı markasının tescilli olduğu sınıflarda da önceye dayalı hakkını ispat edemediği ve davalının marka başvuru tarihinde de davacının hükümsüzlük davasında dayandığı markasının tanınmış olduğunu ispat edilemediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.